Allah Diyen Yazılar!

Basında, önümüze zaman-zaman şöyle mistik haberler çıkmaktadırlar: “Şurada, bir Allah yazısı görüldü.” diye… Şimdi de Almanya’dan buna benzer bir haber geliyor. Ora’da da, bıçakla ikiye bölünen bir patatesin içinden haç figürü çıkmışmış. Güyâ Allah yazısının bulunduğu yerler; hatırımızda kaldığı kadarıyla; bir balığın ve bir koyunun gövdeleri, Erciyes’in yamacı, ikiye kesilmiş domatesin içi, bir bal peteğinin […]

Devamını Oku...

KİPA Market Zinciri

Bugün, Ülke’nin her yanında ve her ağızda kullandığımız “market” sözü, dilimize İngilizce’den geçmiştir. Bu söz; alış-veriş yapılan yer, büyük dükkân, çarşı, pazar ve mağaza anlamlarına gelmektedir. Dilimizde öteden beri mevcut karşılıklarına rağmen, halk tarafından tutulmuş olup, bilindiği üzere hâlen yaygın biçimde kullanılmaktadır. Marketler, zâten büyük anlamında alış-veriş mekânları olmalarıyla birlikte, satılanların çeşidi ve sayısına göre […]

Devamını Oku...

Tony Türk Hikâyesi…

Aşağıda, tırnak içine aldığımız ilgi çekici yazıyı, İngilizce aslından Türkçe’ye çeviren Mehmet İlhan adındaki bir kimliktir. Günümüzde, Baltık ülkelerinde bir hayli Tatar Türkü yaşamaktadır. Polonya da bu ülkelerden biridir. Bu açıdan bakılınca, yüzü Türk’e benzeyen Tony Turk’ün, zaten de bir Türk olması ihtimali oldukça yükselmektedir. “Soyadı Türk olan bir Amerikalı, yıllardır, tüm dünyâda Türk ve […]

Devamını Oku...

Sarı Gelin Türküsü

Şunun mutlakâ farkındayızdır: Ermeni gazeteci Hrant Dink’in İstanbul’da vurulup öldürülmesinden sonra, folklorumuzun ünlü Sarı Gelin türküsü dillere düşmüştür. Bunun sebebiyse, Türkü’nün Ermenilere mal edilmesiyle ölen Gazete’cinin bunu çok sevmiş olmasıdır. Hrant Dink’in ölümünü ve bunun şeklini genellikle telin ediyoruz ya, işte şimdi Dink’e bir saygı ve jest olarak bu çerçevede Sarı Gelin’i de dinlemekteyiz! Pekiyi […]

Devamını Oku...

AB inanç gerçeği

Son bir kaç yıldır, Avrupa Birliği’ne girmek için Ülke olarak büyük bir istek gösterip, uğraş vermekteyiz. İnsanımızın düşünce ve hayâli, istediğinde Avrupa’ya gitmek ve hattâ Ora’ya göçmek, Ora’da yaşamak şeklinde teşekkül etmektedir! Aynı konudaki olumsuz gelişmeler karşısındaysa, bir şeylere kızıp küserek “lânet olsun, istemezük!” desek de genel ve ortalama olarak isteğimiz budur! Bizim insanımız, Avrupa’yı […]

Devamını Oku...

Vize diye bir târih!

İnternette Kırklareli’nin bir köyü olarak tanıtılan Kıyıköy’ü okuyunca, biz de bu Köy’ün bağlı bulunduğu ilçe Vize’yi yazmayı düşündük! …ve köyleri arasında internette anılan Kıyıköy’ün de bulunduğu Vize neymiş, neresiymiş: Günümüzdeki Vize, Trakya’da, Karadeniz’e kuş uçuşu otuz km ve İstanbul’a yuvarlak rakamla yüzelli km uzaklıktaki onbirbin nüfuslu bir ilçe merkezidir. Hâlen Kırklareli iline bağlı olup, merkezi […]

Devamını Oku...

Patriyotlar, Salurlar…

Bundan önceki bir yazımıza konu ettiğimiz, Osmanlı devrinde bir şekilde İslâm’a girerek Türkleşmiş Patriyot vatandaşlarımıza, son zamanda bir hâller olmuştur. Bunların, durduk yerde bir takım arayışlara girip eski Türk boylarından olan Salur aşîretini, Anadolu’nun en gelişmiş beyliği Karamanoğullarına bağlayarak kendilerine ata seçtikleri görülmektedir! Dediklerine göre, Salurlar bir Karamanlı boyuymuşlar ve Rumeli’nin Türkleşmesi için, Bura’ya ve […]

Devamını Oku...

Hadrianus heykeli

Edirne son zamanda heykellerle süslenince aklımıza gelmiştir ki, çok önemli bir heykel eksik kalmıştır. Büyükten küçüğe bilerek ve sıkça kullandığımız “heykel” de, dilimizin Arapça sözlerindendir. Şu var ki, heykel kavramının târih sürecinde değişmiş olduğunu söylememiz lâzım gelecektir. İlkel hayat tarzında, heykel demek bütün bir insanlık için neredeyse tamâmen tanrı figürü demek iken, şimdi bu husus […]

Devamını Oku...

Mübâdil Patriyotlar…

[Târih yazmak, târih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sâdık kalmazsa, değişen hakîkat insanlığı şaşırtacak bir mâhiyet alır. Atatürk] 24 Temmuz 1924 târihli Lozan Antlaşması’nın bir maddesi, Türkiye-Yunanistan arasındaki nüfus değişimini düzenliyordu. Buna göre, Türkiye’deki Ortodoks Hıristiyan Rumlar Yunanistan’a, Yunanistan’daki Türklerin yanında diğer İslâm nüfus da Türkiye’ye göçürüleceklerdi. Nitekim de, anılan göç bu Antlaşma çerçevesinde gerçekleşmiştir. […]

Devamını Oku...

Manavlık üzerine…

Dün gece internette gezinirken, aslında çok ilginç olmasına rağmen nedense üstünde pek (hattâ hiç) durulmayan bir konuyla karşılaştık.Tesâdüf ya, daha önce merak e-dip kendi çapımız ve imkân çerçevemizde araştırmış olduğumuz bir konuydu bu. İşte, bu konu: (…manav bir ırktır ama en kral türktür) (Türklerin yörüklükten yerleşik hayata geçmesiyle ve daha çok sebze meyve yetiştirip çiftçiliğe […]

Devamını Oku...

Roman Dans Topluluğu

Ülkenin genel sorunlarından payına düşeni alan Edirne, beş-on yıldan bu yana bir de kendi özel ekonomik sorunlarına üzülürken, şimdi buna başka bir boyut daha eklenmiş bulunuyor. Şimdiki sosyo-kültürel bir sorun olup, Edirnelileri mânen sıkıntıya sok-maktadır. Konu kısaca şudur: Kültür Bakanlığı Edirne’den Çingene bir âile bulup, âilenin yetişkin nüfusundan on kadarıyla sözleşme yapıyor. Bakanlık, oluşturduğu bu […]

Devamını Oku...

Nikah veya Evlilik

Yeni bir gazete haberine göre, Ülkemizdeki her dört evlilikten biri akrabâlar arasında yapılıyormuş. Bu yazımız için işte bu haberden yola çıktık. Bugün, ilgi çekeceğini düşündüğümüz, geçmişten günümüze nikâh ve evlilik konusunu yazacağız. Evliliğin, şâhitler önündeki yazılı ve imzâlı sözleşmesi demek olan nikâh sözü, bize Araplardan geçmiştir. Nikâh hâlen Araplarda da aynı anlamda kullanılmaktadır. Şu var […]

Devamını Oku...

Rumeli Türk Varlığı (2)

Anadolu’dan Rumeli’ye göçler bir târihten sonra artık çoktan bitmiştir. Fakat Kırım Tatarları arada bir hâlâ kopup gelmektedirler. Bunlar, Rumeli’ndeki diğer Türk unsurlarla öyle bir karışmışlardır ki, bugün, Tatar diye adları bile geçmemektedir. Rumeli’nde şimdi Tatar bilinenler ise, 1877-78 Türk-Rus Savaşı ardından Kırım ve dolayından gelenlerdir. Bunların da ancak bâzısı yüzleri-gözlerinden tanınabilmekte, diğerleriyse kendilerince bile Yörük […]

Devamını Oku...

Rumeli Fatihleri

Edirne Belediyesi eski Başkanlarından Güngör Mazlum’un bir makâlesini okuduk. Başkan, beş-on gün önceki bu yazısında, Edirneli Koman âilesinin dedeleri Mehmet Şeref Aykut’tan bahsediyordu. Yazının bir yerindeki şu ifâde dikkatimizi çekmişti: “Osmanlı kurucusu Evlâd-ı Fâtihan sülâlesinden… Bu, elbette ki M.Ş. Aykut için söylenmişti. Evlâd-ı Fâtihan, târihimizin gerçekten ilgi çekici bir konusudur. Eski bir yazımızda, dolaylı olarak […]

Devamını Oku...

Son Deprem Üzerine…

Ülkemiz, insanlığın başına gelebilecek en büyük doğal felâketlerden birine uğramış bulunuyor. Olay, günlerdir dünyâ günde- minin başlarında yer almaktadır. Depremde kaybettiğimiz canlar ve yaralılar elli bine gidiyorlar. Ölenler için rahmet, yaralılara âcil şifalar, kalanlara da başsağlığı diliyoruz. Bilindiği üzere, depremler bir yer hareketidirler. Sebep ve sonuç açılarından da, yanardağlarla büyük benzerlikler gösterirler. Deprem ve yanardağ […]

Devamını Oku...

Rumeli Türk Varlığı (1)

Roma İmp., sınırlarının en geniş zamanında Orta-Doğu’da Araplara komşu olmuştur. Araplar, komşuları Roma’ya Diyar-î Rum (Roma ülkesi) veya kısaca ve sâdece Rum diyorlardı. Araplar’ın dilindeki Rum, devleti, halkı ve ülkesiyle bütün bir Roma demekti. Rum sözü, önce Îran’a ve Îran üzerinden de Türk yurdu Horasan’a kadar ulaşmıştı. Bunu, Türkler de benimseyip-tuttular, yeri ve zamanı geldikçe […]

Devamını Oku...

Suç ve Ceza Hukûku …

Bize, CMUK gibi sürekli bir af kanûnu hediye(!) eden politikacılarımızın azimleriyle, yakın zaman öncesinde bir Af Kanûnu’muz daha olmuştur. Halk, tavır koyup buna şiddetle karşı çıkmış olsa dahî, gene halkın seçtiği politikacılar kendi bildiklerinden her şeyi biliyorlar yaşaşmamışlar, “Kanûn”u Meclis’ten geçirmişlerdir. Olumlu ve hayırlı başka işler ortaya koyamayan politikacılarımız, zaman-zaman kolaycılığa kaçıp, icraat diye böyle […]

Devamını Oku...

Rumeli’nde Giraylar

1155-1227 yılları arasında yaşamış Cengiz Han, gelmiş-geçmiş en büyük cihangir (dünya fâtihi) kabûl edilmektedir. Gerek yer li ve gerekse yabancı tarihçiler, bu konuda görüş birliği içinde bulunmuşlardır. Cengiz, Avrupa ortalarından Pasifik kıyılarına kadar uzanan muazzam ülkeyi, ölümünden önce dört oğlu arasında paylaştırmıştır. Ülke’yi, Cengiz’den sonra kendi bölgelerinde şu dört oğul yöneteceklerdir: Cuci, Çağatay, Oktay (Ögedey) […]

Devamını Oku...