85 YIL ÖNCESİ

“Cumhuriyet düşünce serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartiyle her fikre hürmet ederiz. Her kanaat bizce muhteremdir. Yalnız muarızlarımızın insaflı olması lazımdır” 1923 Atatürk Lozan’ın kabulü ve barışın sağlanması ile geride Türk Devleti’nin siyasal yapısını belirleyecek devlet şeklinin ve adının ne olacağı sorunu kalmıştı. T.B.M.M.’nin varlığı ile egemenliğin kayıtsız-şartsız ulusa ait olan insan haklarına dayanan […]

Devamını Oku...

Suyumuza Sahip Çıkalım

Sene 2008 Halkını seven, onlar için hizmette varım diyen, Belediye Başkanı günlerden birinde içme suyunu özelleştirmek istemesiyle başlamış bütün aksilikler… Düşündüm başkan Edirne’ye hizmette aşırı gönüllüyse, neden suyu özelleştirmek istesin. Muhakkak bir sebebi vardır da bu tartışmalar neye aklım ermedi. Sonra düşündüm, ben belediye başkanı olsaydım suya nasıl sahip çıkardım diye kendimce bir sürü fikir […]

Devamını Oku...

Kıssadan Hisse

Uluslar arası şeffaflık kurumunun verileri, en gelişmiş ve demokratik ülkelerde yolsuzluk katkısının çok düşük, az gelişmiş ülkelerde ise çok yüksek olduğunu ortaya koyarken, bunun en önemli sebeplerinden biri olarak yolsuzlukları ortaya çıkaracak resmi ve sivil kuruluşların gelişmemiş (azınlık) olmasına bağlanıyor. Bilindiği gibi Türkiye’de de yolsuzluklara karşı sivil toplum kuruluşlarının etkinlikleri artmaktadır. Yolsuzlukla mücadelede adım adım […]

Devamını Oku...

Takunyalaşma

Bir rivayete göre, geçen yüzyılda gerek buhar gücünün kullanılması, gerek makine mühendislerinin birçok üretim işlemini makinelere yaptıran buluşları, Fransız sanayi işçileri arasında, işten atılma korkusu yaratmış. Bu yüzden işçiler, ayaklarına giydikleri “sabo”larını ( takunyanın alafrangası) zaman zaman, emek düşmanını makinelerin oynar parçaları arasına atıp arıza çıkartmışlar… Kendi akıllarınca “ iş güvencesi” sağlamak istemişler. İşte bu […]

Devamını Oku...

Kendinizi Gözlemleme

Yazılarımın çoğuna çocuklarıma hitap olsun diye başlarken, bu yazımın oluşmasındaki sebep şu oldu: Bir zamanlar kendisine değer verdiğim birini kızdırmış olmam gerek ki bana karşı olan fikir değişikliğini konuşmasında şöyle belirtti: “ Sanıyorsun ki herşeyi en iyi sen biliyorsun!” Bu, bana bayağı ağır geldi; hatta dokundu. İki gün kendimi eleştirdim. Sonrada bu öz eleştirimi yazsam […]

Devamını Oku...

ANNE KİMDİR / NEDİR?

Çocukların anneleri anlayabilmek için ilk önce kendileri anne olmalı. Tabi bu koşul erkek çocuklarda hiçbir zaman gerçekleşmesi mümkün olmayan bir gerçek. Yetişkin kızlar zaman zaman annelerini beğenmemezlik edip başkaları ile karşılaştırıp onun cahilliğini veya zamana uyamayışını yüzüne vururlar işte o kişilere “sen doğur büyüt sen de görelim nasılmış” derler… Bir kız çocuk ve anne olarak […]

Devamını Oku...

İtalyan Usulu İkram

Bu gün size 80’li yıllar da gittiğim İtalya’da gördüklerimi ve konu hakkında duyduklarımı aktarmakla güne merhaba demek istiyorum. Sokaklarda gezdiğimiz yağışlı günlerden birinde, kahvenin içine girip kahvelerimizi içmek istedik, asıl amaç ise kendimizi ıslanmaktan korumaktı. Oturduktan sonra gayri ihtiyari meraklı gözlerle etrafı taradım, bu arada biri içeriye girdi. “Duo kaffe- uno sospeso” diye yüksek sesle, […]

Devamını Oku...

İnsan Olma -24 Neden Öldürülür, Yaşatmak Varken..

Birçok konulara değindim, genelde kadına ağırlıktı. Kadına yapılan yatırım geri döneceği kanısındayım, ilkönce kendisine, eşi, çocuklarına, ailesine ve komşuları arası ilişkilerinde yapıcı olma açısından, zaman, zaman yoğun duygusallığın yaşandığı yazılarımda bazıları kendi hayatımdan bazıları da duyduğum söyleşileri dile getirdim. Bu final bölümünde, her şeyin sonu olduğu gibi yaşamın da sonu var. Bunu en iyi şekilde […]

Devamını Oku...

İnsan Olma -23 Bizim Kavşak

Gene bir kaza, gene gazetelerin manşetleri “Trafik canavarı can aldı” kim bu canavar, ne karını büyük obur şey durmadan yiyor. Canavar kim, canavarı kimler besliyor? Diye düşünememek sanırım olayları tam olarak algılayamamağa bağlı ta ki kendi canımız yandığında, ucu bize dokunduğunda yanlışları, eksiklikleri ve hataları irdeleriz… Türkiye’de trafik kazaları önemsenmiyor, çünkü insanın değeri yok. İnsan […]

Devamını Oku...

İnsan Olma -22 Mantık (çıkar) Evliliği

Dürüstlük insan ilişkilerindeki güvenin temelini oluşturmaktadır. Eğer ailedeki insanlar arasında, özellikle ana – baba arasında güven yoksa çocukları utanca boğulmuş, kendine güveni olmayan kalıplanmış yetişkin çocuklar olarak büyürler. Yalan söylemenin temelinde korku yatar. Korkunun temelinde de kişinin kendine güvensizliği bulunur. Kişinin kendini değerli görerek, temel yaşam korkusundan kurtulabilmesi büyük bir başarıdır. Dış başarı, başkaları tarafından […]

Devamını Oku...

İnsan Olma -21 Romantizm Öldü mü?

Ne gelir aklımıza romantizm denince? Sevgilinizin önünde diz çökmüş aşığın el ele, göz göze aşkını anlatması mı? Beyaz örtüler serilmiş iki kişilik masada mumların titreşen ışıkları altında baş başa yenen bir akşam yemeği mi? Bir genç kızın odasına çekilip defterine duygularını yazması mı? Uzak diyarların deniz kıyılarında akşam güneşinin batarken yansıyan gölgeli ışınlar mı? Artık […]

Devamını Oku...

İnsan Olmak -20 “Gelecek”

On yıl sonrasını hep beraber düşünelim mi? 2000 yılı insanlar için dönüm noktası olmuştu. Bütün ülkelerde özel törenlerle kutlandı. İnsanlığın gerisindeki gelişmeleri sayıp, döken yazılarıyla özel dergi sayıları, özel kitaplar yayınlandı, geleceğe yönelik tahminler yapıldı. Ama biz geleceğe uzun vadeli bakmaya alışık değiliz. Bizim alışık olduğumuz, geçmişe bakmaktır. Son on yılda nereden nereye geldik? Bu […]

Devamını Oku...

İnsan Olma -19 Paparazzi

Şurda biz bizeyiz, kim sevmez dedikoduyu? Dedikoduyu yaratan insanın merak dürtüsü değil mi? Merak nedir? Bilinmezi bilme isteği. Gizli kapaklı işleri, üstü örtülü olayları merak etmek. Kimmiş, kiminle, ne yapmış, ne zamanmış, neredeymiş, ne almış, kaça almış gibi bir sürü sorular aklımızı kurcalar. Dedikodu deyip geçmemek gerekiyor. İyi bakılırsa dedikodu dayı, bir toplumun insanlarının yaşadıklarını, […]

Devamını Oku...

İnsan Olma -18 Bakımlı Kadın

Birigitte Bardot’a bir gazeteci “Yüzünüz kırıştı” demiş. Bardot’un yanıtı çok öğretici “Yüreğim kırışmadı” olmuş… Bu bayanı biz sinemalardan, basından özgür kadın olarak tanırız. Aslında kendisi fok balığı bebeklerinin avlanılmaması için 80 li yıllarda bayağı mücadele etmişti. Oldukça sosyal bir insandır. Sinema oyunculuğu nice genç ve güzel kadını bizlere oynadıkları karakterlerle benimize kazınmıştır, biz genelde onları […]

Devamını Oku...

İnsan Olma -17 Öteki Kadın

Hangi kadının hayatında “öteki kadın” olmamıştır ki? Onu kızdıran, sinirlendiren, korkutan, merak ettiren, düşündüren “öteki kadın”. Eşinin, sevdiği erkeğin “öteki kadın”ı önce merak edilir… “Hayatında başkası mı var bilmiyorum. Son günlerde giydiğine, tıraşına pek dikkat etmeye başladı. Ara sıra göbeğine bakıp ‘kilo aldık’ galiba diyor. Böyle şeylere dikkat etmezdi, dur bakalım, altından ne çıkacak?”. (dikkat […]

Devamını Oku...

İnsan Olma -16 Var Olabilmek

Evlenirken “ ne iyi”, boşanırken “ne kötü”. Tatile giderken “ne iyi”, dönerken “ ne kötü”. Tanışırken “ ne iyi”, ayrılırken “ ne kötü”. İlkbahar “ne iyi”, sonbahar “ne kötü”. Hayatımız bir saatin sarkacı gibi “ne iyi”ler, “ne kötü”ler arasında gidip gelir. Her başlangıç “pespembe”dir, her bitiş “kapkara”. Evlenmeleri, boşanmaları düşündüm, hiç dikkatimizi çekmeyen noktalarını. “Evleniyorum, […]

Devamını Oku...

İnsan Olma -15 Bana Aşkı Anlat

Kendisini iyi tanıdığım; fakat özeli konuşamayacak kadar da, samimi olmadığım bayan arkadaş, yazılarımı okuduğunu ve çok hoşuna gittiğini, tam hayatın içinden yazıyorsun seni kutlarım derken tüm samimiyetiyle birden şu soruyu yöneltti “bana aşkı anlat” … Önceleri şaka gibi gelse de baktım ki bayağı ciddi, O an onu seyrettim çok samimi meraklı gözlerle sorusuna yanıt bekliyordu. […]

Devamını Oku...

İnsan Olma -14 Kadın Kimliği

Hangi kadın zaman, zaman o günleri düşünmez ki? Bugünkü sorumluluklarını yüklemeden önceki günlerdi onlar. O günler iyi günler miydi, kötü günler miydi? Doğrusu, heyecanlı iyi günler de olmuştu, karamsarlıklarla yüklü kötü günler de. Baba evinin, ana kucağının günleriydi onlar. Her şey biraz da onundu, ama hiçbir şey bütünüyle kendisinin değildi. Babanın, annenin gölgesinde yaşanmış, geçmiş […]

Devamını Oku...