İnsan Olma -18 Bakımlı Kadın

Paylaş

Birigitte Bardot’a bir gazeteci “Yüzünüz kırıştı” demiş.
Bardot’un yanıtı çok öğretici “Yüreğim kırışmadı” olmuş…

Bu bayanı biz sinemalardan, basından özgür kadın olarak tanırız. Aslında kendisi fok balığı bebeklerinin avlanılmaması için 80 li yıllarda bayağı mücadele etmişti. Oldukça sosyal bir insandır.
Sinema oyunculuğu nice genç ve güzel kadını bizlere oynadıkları karakterlerle benimize kazınmıştır, biz genelde onları var oldukları karakterle tanırız…
Hal bu ki genç ve güzel kadın imgesi bir ideolojidir, “genç kalın ve güzel olun”
Bu evrensel slogan kadınların beynine yerleştirilince, bunun üzerine kapanıp kendine tapar bir insan durumuna getirilen kadın, önündeki yaşları, yüz kırışıklıklarını, erkekleri etkilemez olmayı bir “hayat – ölüm” sorunu yapmaktan kurtulamamıştır.
Nice sinema oyuncusu bu yükü kaldıramamış, kendini öldürmüş, depresyona girmiş, nice kadın bu yükü kaldıramamış, gerçekten çökmüştür, bazıları da hayatı zehir eden yaşlanma korkusu – çirkinleşme korkusu ile cesaretini kaybetmiş alkolik olmuştur.
Oysa kendini güzelleştiren de kadındır, çirkinleştiren de.
İşte bir örnek Birigtte Bardot eskisinden daha güzel, daha alımlı, daha etkileyici. Sophia
Loren, bizden Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray…
Size erkeklerin sırrını vereyim. “Çarpıcı güzellikte bir kadın” erkeklerin başını döndürür, doğrudur. (benim bile hoşuma gider neler varmış dediğim çok olmuştur) Ama kalıcı etkiyi “erkek için anlamlı kadın” yaratır.
Erkek için anlamlı kadın?
Bu sırrı yakalayan kadın, erkeği kendisiyle var etmenin de, erkekle var olmanın da en duyarlı noktasını yakalamış demektir.
Mademki yazıya konu Birgitte Bardot örnekleri de onun üzerinden verirsem daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum.
Bilmeniz gereken şu ki evlerinden uzaktaki Amerikan askerlerinin başlarına hangi kadının resmini astıkları, Amerikalıların önemli bir ölçütüydü. Onlar yirmi yıl önce Birigitte Bardot’un posterlerini asıyorlardı. Kuşkusuz, bu gün başuçlarına astıkları poster değişmiştir.
Baodot’u beğenen erkeklerde değişmiştir. Bugün kadın olarak beğenen erkek sayısı da çoktur, neden?
Çünkü, birigitte Bardot, geçmiş yıllardaki fotoğraflarının üzerine kapanıp kalmış,
Eski filmlerini gözyaşlarıyla izleyen yaşlı bir kadın değildir.
O, bugün kendini, kürk yapımı uğruna vahşice öldürülen hayvanlara, ticari amaçlarla kıyıma uğratılan foklara vermiş, insan, olma uğraşının fiziksel güzellikten çok daha başka boyutları olduğunu bütün dünyaya göstermiştir.
Joen Baez kadınlığı ile değil, şarkılarını yoğurduğu düşünceleriyle, duygularıyla, haksızlıklara karşı isyanıyla, kitleleri etkilemeyi sürdürüyor. Ne kır saçını boyamıştır, ne de genç makyajı yapmıştır, ne de moda giysiler giymiştir. O, olduğu gibidir, doğaldır, içtendir ve “anlamlıdır”
Safiye Ayla oldukça dolgun ve güzel sesi varmış o dönem şarkılarını çok iyi yorumlayan biri ve oldukça da çirkinmiş ama her kesin ve hatta Atamızın bile kalbini feth etmiş tabi ki sesiyle…
“Erkek için anlamlı kadın”
Kendinizi bu açıdan düşünüyor musunuz?
“Siz kim için anlamlısınız?”
“Siz başka bir insan için anlamlı mısınız?”
“Siz dünya için anlamlı mısınız?”
“Siz kendiniz için anlamlı mısınız?”
“Siz anlamlı mısınız?”
Güzelliğin farkı budur, düşünür müsünüz?
Sophia Loren’le Carlo Ponti’nin beraberliğine çok kişi şaşırmıştı. Loren güzel bir kadındı, Ponti ise hatırı sayılır çirkin bir erkek. Deyenler çıkmıştır muhakkak Loren oyuncu, Ponti ise yapımcı ondandır. Aslında değildi, Loren Ponti için anlamlıydı.
Loren isteseydi zengin erkek de bulurdu, yapımcı genç erkek de, yakışıklı erkek de ama unutmayalım kadın erkekle kadın olur.
Bu, erkek için de doğrudur, erkek kadınla erkek olur. Ve böylece birbirlerini tamamlayanlar birbirlerine elmanın yarısı gibi uyumlu olanlar aşık olurlar.
Olay öyle karmaşıktır ki, insanın kendi bile “ neden böyle – nasıl oluyor da?” sorusunun yanıtını bulamaz.
“Ne buldu o kadında?”
“O adamın nesine tutuldu şaşıyorum?”
Bu sözlerin hiçbir anlamı yoktur, hiçbir gerekliliği de yoktur. Çünkü, olayın anlamı iki kişi arasındadır, çok özeldir.
Binlerce anahtarın arasında bir tek anahtarın, binlerce kilit içinde bir tek kilide uyması gibi, bir insan başka bir insana uymuştur.
Onlar birbirleri için anlamlıdır. Düşünüyorum da aşkın tanımı bu olmalı diyorum.
Anlamlı olmak, yanında fiziksel güzellik öylesine yalınkat, öylesine basit, öylesine kaba kalıyor ki, eğer ticaret dünyası anlamlı olmanın endüstrisini kurabilseydi, moda dünyası belki de ortadan kalkardı.
Yaşlardan, yıllardan neden korkalım ki? Güzel değiliz diye neden kendimize kusur bulalım?
Güzellik de çirkinlik de kendi elimizdedir. Size gençlikten, dinçlikten, kendinize bakmaktan falan söz etmiyorum.
Size “anlamlı olmak”tan söz ediyorum.
“Anlamlı olmak”
Sizin var oluşunuzun ya da olmayışınızın, bir iş için, bir insan için, dünya için, hayat için, kendiniz için anlamlı ya da anlamsız olduğunuzu bilmek, kendini anlamlı kılmak.
Kendi hayatı için yaşanır kılmak, hayat için değerli kılmak, hayat için önemli kılmak, kendini bunun için geliştirmek, kendini bunun için yetiştirmek.
“Kimin için” diyenler olacaktır.
“Öyle sanmıştım, onun için anlamlı olduğumu düşünmüştüm, ama yanılmışım. Artık kimse için değmez” diyenler olacaktır.
Kadın için erkek, erkek için kadın önemlidir. Gerçekteyse, önemli olan “hayata açılan kapılar”dır. Hayata bir erkekle açılmak, hayata bir kadınla açılmak çok önemlidir.
Gerçekteyse, hayatın kendisi önemlidir.
Eğer biz hayat için anlamlı olmayı öğrenebilirsek ne çok insan bizi kendisi için anlamlı bulacaktır bilseniz.
İnsan, erkekte de kadında da hayatı aramaktadır. Hayat bizi kaplar ve hepimiz hayatın çocuklarıyız. Hayat için anlamlı olmayı bilemesek, önce kendimiz için, sonra da kimse için anlamlı olamayız.
Beklide hayat benim için anlamsız diyenler, kendilerini hayat için kendilerini hayat için anlamlı kılamayanlardır.
Kendini güzelleştiren kadın, kendini güzelleştiren insan değil mi?

Ha ne dersiniz?