Tuluatçılar ve Trajikomik Bir Oyun

Doğruya hasret herkes gibi, benim için de Ali Kırca’nın soğuk duşuyla geçti 10 Nisan gecesi. Bayağı tatsızdı olanlar… Program kaseti baştan sona izlendiğinde anlaşılır dediklerim. O ne tarafgirlik o ne kötü programcılıktı öyle. Ali Bey, “Buralar benden sorulur” efeliğiyle kol basıp bir tarafı şamarlayıp durdu bıkmadan. Diğerleri kankası mıydılar diye meraklanıp durdum program boyu… İşin […]

Devamını Oku...

Alzheimer’a Bitkisel Destek

Çok sevdiğim, insan dostu bir ailenin büyüklerinden biri Alzheimer’e yakalanmış. Duyunca çok üzüldüm. Allah’tan en acil ve kalıcı şifaları vermesini diliyorum. Okurlara ve onlardan duyacaklara yararlı olacağını umarak, Alzheimer tedavisini destekleyebilecek bazı bitkileri aşağıda sıralayacağım. Sözü uzatmadan ve zaman geçirmeden yazıyorum. Alzheimer Hastalığına, serbest radikallerin neden olduğu sanılmaktadır. Son derece reaktif oksijen molekülleri vücutta oksidatif […]

Devamını Oku...

Türkler ve Ermeniler

Bugün 3 Eylül Çarşamba, sabahın ilk saatleri… Üç buçuk gün sonra, Türkiye’yle Ermenistan karşılaşacak. Bu, futbolda iki ülkeyi bir araya getiren, A Milliler düzeyindeki ilk milli maç. Rövanşı da var tabii… İnşallah her şey iyi gider, güzel şeyler için başlangıç olur. Sonunda da Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan arasındaki problemlerin, hal yolu taşları döşenerek çıkılır bu ikili […]

Devamını Oku...

Babacan Dedi ki “Müslümanlara Baskı…

“Babacan Ne Dedi?” yazısıyla ilgili soru soran bir kardeşimize cevap vereyim derken iş kendiliğinden yazı serisine döndü. “Babacan, Başka Can, Bir Soru, Yarım Cevap” la devam eden maceramızı noktalayalım şimdi. Aşağıdaki birkaç olayı okuyup kendi gözlemlerinizle birleştirirseniz, Müslümanlara karşı yapılan baskının şiddetini başkasına ihtiyaç duymadan ölçmüş olursunuz. Haydi hayırlısı… -Adam eşiyle Fatih’e giden dolmuşa biniyor. […]

Devamını Oku...

Babacan, Başka Can, Bir Soru, Yarım Cevap

Önceki “Babacan Ne Dedi?” adlı yazı için gönderilen bir yorumda özetle; “Babacan tarafından, Türkiye’nin Avrupalılara şikâyet edildiği ‘Müslümanlara baskı’ konusunda ne düşünüyorsunuz? Böyle bir şey var mı?” sözleriyle düşüncelerim sorulmuş”. Söze; “Evet!” dedikten sonra, “Dini oyunlara alet etmek, dinle oynamaya kalkmak en büyük yanlıştır” diye başlıyorum. Biz genelde; su, ateş, toksik maddeler, nükleer felaket gibi […]

Devamını Oku...

Otomobil Uçup Gitmiş. Gitmiş Ama Ya Bizde?

İlk Türk işi otonun kalplere düştüğü gün 27 Mayıs 1961’di. Emir olup üretimi gerçekleştirecek sanayi kahramanlarının eline düştüğü günse yıl dönümlerinden birini bugün yaşayacağımız 16 Haziran 1961… Bu tarihi not düştükten ve “Otomobil Uçar Gider. Gider de!..” yazı serisinin adını törpüledikten sonra sürdürelim yazdıklarımızı. Bu seriyi hazırlarken bilgilerini paylaşan dostlarla mutabık kaldığımız ilk nokta, motorlu […]

Devamını Oku...

1914 Kışında Sarıkamış Karları

Bu şiir; çocukluğumun kaybolmaya yüz tutmuş acılı öykülerini gün yüzüne çıkaran Sayın Bingür Sönmez’e ve onun şahsında tamamını bilmediğim için haksızlık ederim korkusuyla isimlerini yazmaktan kaçındığım değerli “Sarıkamış Dayanışma Grubu” üyelerine, en içten saygı ve sevgilerimle ithaf edilmiştir. 1914 KIŞINDA SARIKAMIŞ KARLARI Sabah çok karanlık, kuşkucu bir ayazla Acımasız bir tül gibi iniverdi yamaçtan. Ellerim […]

Devamını Oku...

Gölgedeki Paganlar

Latince’de köylü anlamına gelen paganus sözcüğünden türemiş pagan. Hıristiyanlar bu sözcüğü simge kalıplarına sokup çok tanrılı dinlere yapıştırmışlar zamanla. Bu da yetmemiş tatmin için. Kendi dinlerine girmeyi reddeden her toplumu da lekelemişler bu sözle. Oysa onların kutsal saydığı İncil; gerçek dinle ilgisi olmayan, Allah sözü olmaktan çıkartılan, masallar zinciri haline getirilmiş bir kitap. Uzmanları korkup […]

Devamını Oku...

Şeytanın Kadrolu Elçileri

1095 Kasım’ında oldukça soğuk bir sabah. Clermont Ferrand’da üç yüz din adamıyla toplanan konsülde bir palyaço bağıra çağıra konuşuyor. Orada bulunan diğer din adamlarından bir isteği var. Onları şeytanın yoluna davet ediyor. Tam dokuz gündür bıkmamış, usanmamış, yardakçılarıyla birlikte ütülenmedik beyin bırakmamış hiç… Lâf aramızda, diğerleri de ütülenmeye pek teşneymiş ya! Sonunda; ütülenip, tütsülenen bu […]

Devamını Oku...

Ahlâksız Yasaya Tepki

12 Ekim günü Fransa Parlamentosu’nda oylanması beklenen ahlâksız tasarıyla ilgili olarak Türk-Fransız Ticaret Derneği [Chambre de Commerce Française En Turquie] tarafından bir kampanya başlatılmıştır. İnternet üzerinden katılımı çok kolay olan bu kampanyada, http://www.auxelusdelanationfrancaise.com/default-tr.asp adresine giriş yapan okurlarımız, doğrudan Türkçe sayfalara ulaşma imkânı bulacaklardır. Sonuçlar; 12 Ekim’deki Ermeni Soykırımı’nın inkâr edilmesinin suç kapsamına alınmasına ilişkin yasa […]

Devamını Oku...

Kerem Gibi

Kerametleri kendilerinden menkul bilim adamları (!) toplanmış, ne yazdığı bir türlü anlaşılamayan bir yazarı da almışlar aralarına. Gayet bilimsel (!) bir çabayla ispatlayıvermişler gönüllerindeki aşkı. Ve sonucu ilân etmişler dünyaya… “Ermeniler’i soykırıma uğrattı Türkler.” “Hem de milyonla çarparak bir buçuğunu…” Postulat haline getirilmeye çalışılan bu ahlâk dışı teranenin her yanı yalan. Eğer gerçekten kuyruklu yalan […]

Devamını Oku...

Chéri Avrupa, We Love Amerika

Şu Amerikanistan’ın gerçek sahipleri her zaman ilgimi çekti. Mazlum, kendi içinde bölünmesi için üzerinde her türlü oyun oynanmış, soykırıma uğratılmış bir ulus. Tüm bunlar yetmezmiş gibi uygarlıktan yoksun, pespaye, çocuk kaçıran sarhoş katiller sürüsü olarak damgalanmışlar. Kimler tarafından hem de?… Bugünkü Amerika’nın kurucusu olarak İngiltere, Fransa, İspanya gibi birçok Avrupa Ülkesi’nden gönderilen idam mahkûmu caniler […]

Devamını Oku...

Unutmayın!… Yoksa Hâlâ… [Günay Tulun]

Okur musunuz? Tarih boyunca Türk Ulusu’nun başına gelmiş belâların yer aldığı gerçek tarih kitaplarını alıp okur musunuz? Okurken içe giren düşman, doğru yolu kaybetmiş yönetici ve onların etkisiyle böyle şeylere boş veren halk üçgenini izler misiniz? Yine tarih boyunca hem yönetenlerce ezilmiş, hem de adalet dağıttığı her yerde soykırıma uğramış, sonra da etkili propagandalarla suçlu […]

Devamını Oku...

Unutmayın!… Yoksa Hâlâ…

Okur musunuz? Tarih boyunca Türk Ulusu’nun başına gelmiş belâların yer aldığı gerçek tarih kitaplarını alıp okur musunuz? Okurken içe giren düşman, doğru yolu kaybetmiş yönetici ve onların etkisiyle böyle şeylere boş veren halk üçgenini izler misiniz? Yine tarih boyunca hem yönetenlerce ezilmiş, hem de adalet dağıttığı her yerde soykırıma uğramış, sonra da etkili propagandalarla suçlu […]

Devamını Oku...

Hepimiz mi fransızlaştık şu fransızlar gibi? [Günay Tulun]

Müjde! Fransızlar yine fransızlaştı. Sayelerinde yeni bir şey daha öğrendik. Türkler Keldaniler’i de soykırıma uğratmış. Paris’in hemen yanı başındaki Sarcelles’de dikilen Keldani Soykırım Anıtı’nın üzerindeki kitabeye şu satırları yazmışlar. “1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu döneminde soykırım kurbanı 250.000’i aşkın Keldani’nin anısına…” Vallahi de Billahi de yazıyla da rakamla da iki yüz elli bin. Anıtı yaptıran belediye. […]

Devamını Oku...

Hepimiz mi Fransızlaştık Şu Fransızlar Gibi?

Müjde! Fransızlar yine Fransızlaştı. Sayelerinde yeni bir şey daha öğrendik. Türkler Keldaniler’i de soykırıma uğratmış. Paris’in hemen yanı başındaki Sarcelles’de dikilen Keldani Soykırım Anıtı’nın üzerindeki kitabeye şu satırları yazmışlar. “1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu döneminde soykırım kurbanı 250.000’i aşkın Keldani´nin anısına…” Vallahi de Billahi de yazıyla da rakamla da iki yüz elli bin. Anıtı yaptıran belediye. […]

Devamını Oku...

Kalimera Kalispera

Duymuşsunuzdur! Yunanlı dostlarımız, Türkiye aleyhindeki eğitim ve öğretim kampanyalarına yeni eklemeler yaptılar. Türkiye aleyhindeki ders kitapları gözlerine az görünmüş olacak ki bu kez de Pontus işini bilmem kaçıncı kez yeniden pişirip eğitim pistine çıkardılar. Lisenin ilk sınıfından son sınıfına dek her yıl, cici Pontuslular’a öcü Türkler’in yaptıkları soykırımı okutacaklarmış. Mutlaka, uygulamalı olarak sirtaki eşliğinde işlerler […]

Devamını Oku...

Yedi gibiydi yaşım,sekize girmiş miydim?

Nerden bilirdim annem? Çalınca sabah kapı, Meryem Teyze diyerek bir koşu gidip açtım. Baktım; gözleri kan çanağı, çenesinde ıslaklık. Herhalde çok üzülmüş, ağlamıştır sandım. Nerden bilirdim annem? Kin doluymuş gözleri. Bana öğretmedin ki nerden bilebilirdim? Yedi gibiydi yaşım, sekize girmiş miydim? Anlayamadım işte, küçüklüğüme ver benim. Çalınca kapıyı, açtım ardına kadar. Baktım gözler kan çanağı, […]

Devamını Oku...