SARUCA PAŞA CAMİİ

SARUCA PAŞA CAMİİ

Tarihi Camiler
İçeriği Paylaş...

II. Murad’ın 850 (1446) tarihli vasiyetnâmesinde adı Saruca bin Abdullah olarak geçtiği için Rum asıllı ve II. Murad’ın devşirmelerinden olduğu tahmin edilmektedir (İnalcık, s. 86, 212).

Saruca Paşa Camii, sağda halâ mevcut olan çeşme, solda camii haziresi

Âşıkpaşazâde’nin Mûsâ Çelebi’nin Samakov’daki çatışma sırasında yakalanması olayında 816(1413) adını zikrettiği Terzi Saruca’nın (Târih, s. 84) onunla ilgisi olma ihtimali yüksektir. Onun kul olarak Yıldırım Bayezid’in son dönemlerinde hizmete alındığı ileri sürülebilir. Daha sonra II. Murad devrinde yükselerek sancak beyliği ve beylerbeylik yaptı ve vezirliğe getirildi.

Saruca Paşa Camii - 1954

Saruca Paşa, rakibi olduğu Çandarlı Halil Paşa’nın veziriazamlık görevine getirilmesinden (832/1429) önce vezir olarak divanda idi. Rumeli beylerbeyi ve vezir sıfatıyla Rumeli’deki faaliyetlerde ve Osmanlı Devleti’nin Batı ile münasebetlerinde önemli rol oynadı. Bizans imparatoru, Osmanlı Devleti ile dostluk için onun aracılığına başvurdu. Macarlara karşı Sırp despotu ile dostluk ve uzlaşma politikasına taraftar olduğundan Sırp despotunun Macar kralıyla ilişkisini kesmek ve despotun kızı Mara’yı Sultan Murad’la evlendirmek şartıyla ilişkilerin yumuşamasını sağladı. Saruca Paşa, Sırp despotuna bağlılık yemini ettirdi, fakat kız küçük olduğu için düğün 838’de (1435) yapılmak üzere sonraya bırakıldı.

II. Murad 838’de (1435) Karaman seferine giderken onu Edirne’ye muhafız tayin etti (Hoca Sâdeddin, I, 274, 356). Saruca Paşa, Edirne’deki camisini bu sırada yaptırmış olmalıdır. 

II. Mehmed’in ilk saltanatı sırasında vezirliğini koruyan Saruca Paşa, Varna Savaşı’na da katıldı. II. Mehmed’in Buçuktepe Vak‘ası’yla tahttan indirilip Manisa’ya gönderilmesi esnasında beraberinde lalası olarak bulunuyordu. II. Murad’ın Edirne’de ikinci defa tahta çıktığı sırada (850/1446) Saruca Paşa ikinci vezirdi (İnalcık, s. 86-87, 103). II. Kosova Savaşı’na katılan Saruca Paşa ordunun sağ koluna kumanda ediyordu (852/1448). Kardeşi Sinan Bey de ordunun gerisindeki ağırlıkları korumakla görevlendirildi (Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, I, 447).

II. Murad’ın son günlerinde (855/1451) yakınında bulunan Saruca Paşa (Âşıkpaşazâde, s. 139) II. Mehmed’in ikinci saltanatı sırasında yine divanda ikinci vezirdi. Karamanoğlu isyanını bastırmak için Anadolu’ya geçen padişah Edirne’de yerine çok güvendiği Saruca Paşa’yı bıraktı. İstanbul kuşatması öncesinde Şâban 856’da (Ağustos 1452) tamamlanan Rumelihisarı’nın dört burcundan kuzeye bakanını kendisi inşa ettirdiği için burası Saruca Paşa Burcu diye anılır. Hoca Sâdeddin Efendi’ye göre İstanbul’un fethi için Edirne’de yapılan hazırlıklar arasında onun nezaretinde 300 kantar barutun kullanıldığı büyük bir top dökülmüştü (Tâcü’t-tevârîh, I, 419).

Muhtemelen İstanbul’un fethinden kısa süre sonra 857’de (1453) diğer vezirlerle birlikte azledilmiş, tekrar Gelibolu’ya çekilerek 858’de (1454) burada vefat etmiştir.

Saruca Paşa’nın Edirne’de kendisi, hatunu ve zevcesi adına olmak üzere üç, Gelibolu’da bir mahalle kurulduğu görülmektedir. Gelibolu’daki imaretinin etrafında gelişen mahallede 879’da (1475) yaklaşık altmış hâne bulunduğu tesbit edilmektedir (Gelibolu Sancağı Tahrir Defteri, vr. 3a). Edirne’de mescid, medrese, imaret ve hamam yaptıran Saruca Paşa’nın Gelibolu’da bugüne ulaşmayan bir cami, medrese ve imaret inşa ettirdiği bilinmektedir.

Saruca Paşa’nın Gelibolu’daki türbesi

 

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Mezarı

Kara Mustafa Paşa'nın ipek kuşakla 25 Aralık 1683'teki idamı
Kara Mustafa Paşa’nın ipek kuşakla 25 Aralık 1683’teki idamı

II. Viyana bozgunu üzerine Sultan IV. Mehmet bir hatt-ı şerifle kapıcılar kahyasını Belgrad’a göndererek 6 Muharrem 1095 (25 Aralık 1683) tarihinde Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’yı idam ettirmiştir.

KARA MUSTAFA PAŞA'NIN KESİLEN BAŞI EDİRNE SARAYİÇİ ADALET KASRININ DOĞU CEPHESİNDEKİ BULUNAN "İBRET TAŞINA" KONDU.
KARA MUSTAFA PAŞA’NIN KESİLEN BAŞI EDİRNE SARAYİÇİ ADALET KASRININ DOĞU CEPHESİNDE BULUNAN “İBRET TAŞINA” KONDU.

Kara Mustafa Paşa’nın vücudu Belgrad’da bulunan sarayın karşısındaki caminin avlusuna, bir başka rivayete göre ise sur haricine (Şeyhî, I, 604) defnedilmiş ve başı yahut yüzülen kafa derisi Edirne’ye getirilmiş, bir süre sonra da buradaki Saruca Paşa Camii hazîresine gömülmüştür

Uğranılan yenilginin acısını belki de çok fazlasıyla ödetebilecek güçte olan bu şanssız sadrazamın öldürülmesiyle Osmanlının Avrupa’daki “Fetih Dönemi” de kapanmış oldu.

KARA MUSTAFA PAŞA'NIN MEZARI - SARUCA PAŞA CAMİİ
Kara Mustafa Paşa’nın ve Budin Valisi Melek İbrahim Paşa’nın mezarı – SARUCA PAŞA CAMİİ

Atatürk’e göre Kara Mustafa Paşa

Kara Mustafa Paşa’nın ipek kuşakla 25 Aralık 1683’teki idamı
Yıl 1933, Mustafa Kemal Atatürk, Ankara Konservatuvarını gezmektedir. Bir sınıfa girer, ders tarihtir, konu da Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın II. Viyana Kuşatmasında aldığı yenilgidir. Öğretmen Merzifonlu ile ilgili olumsuz sözler kullanmaktadır. Paşanın bozguna uğradığından ve Osmanlıların bundan sonra gerilemeye, toprak yitirmeye başladığından söz etmektedir. Mustafa Kemal, öğretmenin bu sözlerine sinirlenerek:

“Öğretmen Bey, Öğretmen Bey! 173.000 kişilik bir orduyu İstanbul’dan alıp Avrupa’nın göbeği olan Viyana önlerine götürmek her komutanın yapabileceği bir iş değildir. Bu büyük tarih olayını, o büyük adam gerçekleştirmiştir. Viyana’yı ancak Padişah, Kanuni Sultan Süleyman kuşatabilmiştir. Merzifonlu onun derecesinde büyük bir adamdır. Siz nasıl olur da böyle bir başkomutanı kötülersiniz? Gençler! Merzifonlu değerli bir komutandır. Bunu böyle biliniz. Bu şekilde yenilenler, yenik sayılmazlar.”

Edirne’de Saruca Paşa Camisindeki mezarının kitabesinde şunlar yazılıdır:

Ser-i Serdar-ı Ekrem Sadrazam Mustafa Paşa
Edip rihlet cıvar-ı evliyada eyledi meva
Kusuru yoğ iken say-ü gazade min vech-i nevan
Şehidü hem sait oldu firdevs-i ebed sükna
1095-1684

Türkçesi:

“Başkomutan, Sadrazam Kara Mustafa Paşa, çevresini ermişlerin sardığı bir makama gitti. Çok çaba gösterdiği savaşta yaptıklarından ötürü suçu yokken öldürüldü. Şimdi ebediyen kalacağı, Cennetin Altıncı Bahçesinden sesi duyulan bir şehit oldu.”

 

Melek İbrahim Paşa

İbrahim Paşa’nın 17. yüzyıl başlarında Divriği (Sivas) ya da  Kemaliye (Erzincan) ilçelerinden birinde dünyaya gelmiştir. Babası Diyarbakır defterdarı Ömer Ağa’dır.

1663 yılında padişah IV. Murat‘ın kızı Rukiye Sultan ile evlenmiştir.

Mısır, Şam, ve 1677-1683 yılları arasında  Mora, Erzurum, Diyarbakır valiliklerinde bulundu.

1683-1685 yıllarında Osmanlı egemenliğindeki Budin (Budapeşte) kentini savunan birliklerin kumandanıydı.

Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından kendisine “Şeytan” lakabı verilmiştir.

1683 yılında Şeytan İbrahim Paşa’nın tekrar Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından Budin (Budapeşte) Beylerbeyliğine getirildi.

Kırım hanı Murat Giray ile Şeytan İbrahim Paşa, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın II. Viyana Kuşatması fikrine karşı çıkanlardandı.

Kuşatma başarısız olup, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa idam edildikten sonra Şeytan İbrahim Paşa Osmanlılara karşı kurulan Kutsal Haçlı İttifak’ın Budin şehrini korumakla görevlendirildi. 

2 Kasım 1684’te  Avusturya kuvvetlerini Budin’den geri püskürtmesinden dolayı padişah Hattı Humâyun’la tebrik ederek Şeytan İbrahim Paşa’nın lakabı Melek İbrahim Paşa‘ya çevirdi.

“Macaristan Serdarı” olarak tayin edilen Melek İbrahim Paşa 16 Ağustos 1685’te Lorraine Dükü V. Charles’a Estergon Kalesi önünde yenildi.

Bu yenilgide ihanet ettiğine padişah IV. Mehmed‘i inandıran Sadrazam Kara İbrahim Paşa çıkarttığı bir fermanla 3 Aralık 1685 tarihinde Melek İbrahim Paşa’nın başının kesilerek idam edilmesini sağladı.

Melek İbrahim Paşa’nın naaşı İşkodra kalesinde bırakıldı. Kesik başı Edirne’ye gönderildi. Birkaç gün sonra da Saruca Paşa Camii haziresinde Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın yanına defnedildi.

Melek İbrahim Paşa'nın (solda) ve Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın (sağda) kabirleri
Melek İbrahim Paşa’nın (solda) ve Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın (sağda) kabirleri

Mezarında şöyle yazmaktadır:

El Fatiha

Vali-i Budinken İbrahim Paşa kalenin

Virmedi bir taşın itti düşmanı cengile mat

Dediler ana melek reşketti cengi felek

Bulmadı desti kazadan akıbet bir dem necat

Hak tealâ rahmetin efzun edip mağfur ide

Kıldı bin doksanyedi salinde ol gazi vefat etti.