Bir suyun akması telaşında geçen zamanda, günlük kent yaşamının içinde yok olacağımızı, yok olduğumuzu hissedebiliyor muyuz ? Arkamıza bakamadığımızı, önümüze bakıp da göremediğimizi fark edebiliyor muyuz ? Üzerimizde ölü toprağı serpildiğini, uyuştuğumuzu fark edebiliyor muyuz ? Kocaman olan kentlerde tek olmanın güçsüzlüğünü yaşamıyor muyuz ? Üretmek, birlikte olmak, bilgilenmek ve ilgilenmek, varolmanın en kaçınılmaz koşuludur demiyor muyuz?
O halde ???
İnsanlık, tarihi boyunca, “Nasıl Bir Yönetim ?” sorusuna yanıt aramıştır. Bu gün henüz bulunamamakla beraber, “demokrasi” de karar kılınmıştır. Bu kez de “Nasıl Bir Demokrasi?” sorusu gündemdedir.
Doğrudan demokrasi bir çok kişi tarafından önerilse de şimdilik başarılamayacak gibi gözükmektedir. Bu nedenle de temsili demokrasi bu gün için en iyisidir denebilir. Ancak ideal olan doğrudan demokrasiye gidişin yolu sürekli olarak açık tutulabilir, tutulmalıdır.
Bu günden söz etmek gerekirse, seçilenler doğrudan demokrasiyi geliştirici çalışmaların önünü tıkamaz ve bunları teşvik ederse hem kendileri için hem de toplumsal dinamiklerin sinerjisi için katkı sağlamış olurlar.
Toplumsal yaşamda kendi işi ve uğraşısı dışında zamanını ve gelirinin bir kısmını toplumun daha iyi olması için harcayan bir çok insan vardır. Bunlar tamamen “gönüllülük” esasına göre davranırlar ve hiçbir çıkar gözetmezler. Bence diğer insanlardan farkları olmamakla birlikte; kamusal çıkarlara karşı daha sorumludurlar ve toplumsal yaşamı daha ileri götürmek isterler.
Bu kişilerin oluşturduğu çalışma gruplarından bazıları ilgilerini, bazıları mesleklerini kapsıyor olabilir. Bunların içerisinde toplumsal alana zarar verenler de olabilir. Bunların niyetini ve çalışmalarını ise kamu adına denetleyen “devlet” ve biz yurttaşlar sorgularız.
Toplumsal yarar adına çalışan bu gönüllülük örgütlerinin çalışmalarından, temsili demokrasi yoluyla seçilmiş olanlar yararlandığı sürece toplumsal barış daha da gelişecek ve doğrudan demokrasinin de fiili olarak uygulanması sağlanacaktır.
Çünkü bu kurumlar; Gönüllü çalışmanın ve karşılıksız emeğin ve imecenin buluşma yeridir. Sürekli şikayet edip eleştirmekle bir yere varılamayacağı bilincine erişip işin bir ucundan tutan ve çaba gösterenlerin yeridir. Gelecek kuşaklara borç ödemenin en iyi yeridir. Daha iyi yaşanılabilir bir kent, ülke, toplum için yurttaşlık bilinci gelişmiş kişilerin özveri ile emek akıtma yeridir. Herhangi bir konuda bilgileri olup ilgilenen yurttaşların tümünün iktidar olduğu ve birlikte “sinerji” üretme yeridir. Üretenlerin ve ürettiklerini paylaşma sevdası olanların, üretimi; mal üretmenin yanında, sevinç, hayal, hayat, umut, düşünce, vb. olarak algılayanların yeridir. “Benim de bir düşüncem var, bu düşüncemi herkesle paylaşabilirim.” diyenlerin ve bunu paylaşabilenlerin yeridir. Yaşam boyu eğitimi, etkilenmeyi ve etkilemeyi ilke edinenlerin birlikte, birbirlerini eğitme, eğitilme ve etkileme yeridir………
İlimizde bunun örnekleri var. Daha da olmalı. Tüm bu oluşumların üstünde olan KENT KONSEYİ ise hepsini kapsayan bir yer. Edirne’yi, yaşanılan kenti karşılıksız sevenlerin buluşma noktası. Hangi konuda bilginiz ve ilginiz var ise o çalışma grubunda kendiniz gibi ilgili ve bilgili insanlarla bir çok şeyi kamuoyu yararına üretebilirsiniz. Bu üretimler çoğaldıkça da yetkililerimiz yararlanır. Temsili demokrasi dediğimiz o sihirli yaşama bir adım atılır.
Herkes her Salı evinde, kahvehanede veya herhangi bir yerde oturacağına bu imeceye katılmalı bence. Çalışma gruplarında yer almalı ve daha güzel bir kent için katkısını sunmalı.
Sahi bir de “Edirne Kent Forumu” düzenliyorlarmış. İlgilerinize göre bilgilerinizi toparlayıp, sorunu çözümleriyle birlikte bir tebliğ olarak belirlenecek günde sunabilir ve böylece tarihe kayıt düşebilirsiniz.
Ziya GÖKERKÜÇÜK (gokerkucuk@tnn.net)