Çanakkale Savaşında yaşanmış bir olay

Kocadere köyünde büyük bir “ Sargı Yeri ” kuruluyor. Kimi Urfalı , kimi Bosnalı , Kimi Adıyamanlı , Kimi Gürünlü, Kimi Halepli çok sayıda yaralı getiriliyor… Bunlardan biri Çanakkale Lapsekinin Beybaş Köyündendir ve yarası oldukça ağırdır. Zor nefes alıp vermektedir. Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır. Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır […]

Devamını Oku...

Geleceğini Biliyordum

Savasin en kanli gunlerinden biriydi. Asker en iyi arkadasinin az ileride, kanlar icinde yere dustugunu gördü. İnsanin basini bir saniye siperden cikaramayacagi gibi bir ates altindaydilar. Asker tegmenine kostu hemen: – Komutanim, bir kosu arkadasimi alip geleyim mi? “Delirdin mi?” der gibi bakti tegmen… – Gitmege degmez oglum, arkadasin delik desik olmus. Buyuk olasilikla ölmustur […]

Devamını Oku...

İnsan Psikolojisini Yönetme

Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev satın alır. Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra eğitim yılı başlar. Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu bağırıp, çağırarak tekmelerler. Bu çekilmez gürültü günlerce sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar […]

Devamını Oku...

Bu Biiir…

Bir mahallede yeni komşularıyla çay sohbeti yapan kadına komşuları ”Senin aile yaşantına hayranız, eşin ve çocuklarınla çok mutlu bir yaşantın var. Kocanın BİR dediğini İKİ etmiyorsun. Bu mutluluğunun sırrını bizede anlat ” derler. ”Kısaca anlatayım” der kadın. ” Düğünümüz bittikten sonra kocam kendi atında , bende kendi atıma bindik evimize doğru gidiyoruz. Benim bindiğim atın […]

Devamını Oku...

Yaz ( Can DÜNDAR)

Yaz Kavurucu ağustos güneşinin yalazı çıplak bedenleri tutuşturuyor sahil boylarında… Tanrılar, etten bir kumsalı, bronzla yıkamış sanki… Kumlara sırtını, güneşe yüzünü vermiş yanık tenler, ışık sağanağından nasiplenebilmek için göklere yakarırcasına kollarını uzatmış yatıyor. Ne rütbe var bizi birbirimizden ayıran, ne kimlik, ne unvan… Yaz, omzumuzdan apoletleri, cebimizden hüviyetleri, pazumuzdan rütbeleri söküp alıvermiş adeta… Güneş imparatorluğunda […]

Devamını Oku...

Zaaf (Can DÜNDAR)

Kedilerle ilgili bu durumu yeni ögrenmistim: Normalde sokak kedisi kendini saldirgan köpeklere karsi koruyabilirmis. Bu direnci kiran tek sey neymis biliyor musunuz: Sevgi… Insanoglu, eger bir sokak kedisinin basini oksar ve ona sefkat gösterirse kedicik kendisinin koruma altinda oldugunu zanneder ve sivri tirnaklarini içeri çekermis. Ve vahsi köpeklerin azgin dislerini girtlaginda veya itlaf ekiplerinin zehirli […]

Devamını Oku...

Halil ile İbrahim

Koyun birinde Halil ve Ibrahim adinda iki kardes yasarmis. Annelerini ve Babalarini cok erken yaslarda kaybettiklerinden, birbirlerine hem kardes, hem ana, hem Baba, hem de arkadas olmuslar. Yillar yillari kovalamis… Once Halil, sonra Ibrahim askaerliklerini yapip gelmisler. Babadan kalan bes – on donumu ekebildikleri kadar ekip – bicer, Allahin verdigini esit olarak aralarinda boler, kit […]

Devamını Oku...

Kırk Yıllık Sakal (Atatürk’ten)

Ata, yanındaki valinin kulağına eğilip sorar; Kimdir bu? Vali yanıt verir; Efendim kendisi Şıh’tır. Yörede çok hatırlısı vardır. Atatürk Şıh’ı yanına çağırır ve; “Bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda değildir. Şunu rica etsem de en azından Peygamber efendimizinki gibi kısaltsan” der ve eliyle de boyun altı hizasını gösterir. Şıh; “Emrin olur Paşam” diyerek yerine çekilir. […]

Devamını Oku...

İnsana saygı (Prof.Dr.Üstün DÖKMEN)

Profesör Üstün Dökmen, Hayvan dergisinde yayımlanan röportajında, “Yere düşen ekmeğin üstüne basan insan görmedim ama yere düşen insanı tekmeleyen çok kişi gördüm” diyor… Saygılı olmaktaki kusurlarımızı şöyle anlatıyor: – Birbirimize saygılı olma konusunda 3 tip temel hatamız var… Avrupa’da yaşayan vatandaşımız, orada yerlere çöp atmıyor ama Kapıkule’den girer girmez yerlere tükürmeye, çöp atmaya başlıyor. Niye […]

Devamını Oku...

Kırmızı ibikli küçük tavuk

KIRMIZI İBİKLİ KÜÇÜK TAVUK Zamanın birinde bir çiftlikte kırmızı ibikli küçük bir tavuk yaşarmış. Tavuk kendi yiyeceğini kendi bulur ve bu güzel çiftlikte çok mutlu bir hayat yaşarmış. Bir gün buğday taneleri bulmuş ve bunları ekerek daha çok yiyecek elde edeceğini düşünmüş. Ancak nasıl ekeceğini bilmediği için arkadaşlarından yardım istemiş: * Bu buğday tanelerini ekmek […]

Devamını Oku...

Öğrendik ki… (Can DÜNDAR)

Öğrendik ki…. Bir tek insanın bize ”iyi ki varsın” demesi, varolduğumuz için mutlu olmamızı sağlar…. Öğrendik ki…. Kibar olmak, haklı olmaktan daha önemlidir. Öğrendik ki…. Hayat şartları bizi ne kadar ciddi görünmeye zorlasada hepimiz çılgınlıklarımızı paylaşacak birini arıyoruz…. Öğrendik ki…. Bazen tek ihtiyacımız olan bir el ve bizi anlayacak bir yürektir….. Öğrendik ki…. Parayla ”klas […]

Devamını Oku...

Anladım

Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım. Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış, Kendi yolumu çizdiğimde anladım.. Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil.. Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım.. Yüreğinde aşk olmadan geçen hergün kayıpmış, Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım.. Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden, Neden hiç ağlamadığını anladım.. Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla […]

Devamını Oku...

Sevmek

SEVMEK Kişi sevdiğiyle olmak ister!. Sevdiğinin hâliyle hâllenir… Sevgisi kadarıyla, onunla yaşar!. Sevginin ne olduğunu tam olarak bilemediğimiz için, çoğunlukla, “beğeni” ile “sevgi”yi birbirine karıştırırız.. “Beğeni” yanında “sahip olma” arzusuyla açığa çıkar!. Bir nesneden hoşlandığında, beğendiğin şeye sahip olmak ve üzerinde tasarruf edebilmek arzusuyla yaşarsın… Bu tüm mahlukatta çok yaygın bir duygudur!. Kimi, beğendiğini cebine […]

Devamını Oku...

1500’lü yıllarda, İngiltere’de işler şöyle yapılıyordu

*Bir dahaki sefer ellerinizi yıkarken suyun sıcaklığı tam istediğiniz gibi değilse, eskiden İngiltere’de bu işlerin nasıl yapıldığını düşünün. 1500’lü yıllarda, İngiltere’de işler şöyle yapılıyordu: İnsanların çoğu, haziranda evleniyordu Çünkü, senelik banyolarını Mayıs ayında yapıyorlar; Haziranda henüz çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine de kokmaya başladıkları için, gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla, ellerinde bir buket çiçek […]

Devamını Oku...

Rakı Teorisi

Bir felsefe profesörü sınıfta, önünde bazı malzemelerle öğrencileriyle ders yapıyordu. Önce önündeki boş bir kavanozu 2cm çapındaki taşlarla doldurmaya başladı. Öğrencilere kavanozun dolu olup olmadığını sordu. Onlar da dolu olduğunu kabul ettiler. Profesör bu sefer bir kutu küçük çakıltaşı aldı ve onları kavanoza boşalttı. Kavanozu hafifçe sallayınca çakıl taşları büyük taşların arasındaki boşluklara doldular. Profesör […]

Devamını Oku...

Beyninize bir kopekbaligi atin

Japonlar taze baligi hep cok sevmislerdir. Fakat japonya sahillerinde bol balik bulmak mumkun olmamaktadir. Balikcilar, Japon nufusu doyurabilmek icin daha buyuk tekneler yaptirip daha uzaklara acilabilmislerdir. Balik icin uzaklara gidildikce, geri donmesi de daha cok vakit alir olmustur. Donus bir – iki gunden daha uzarsa, tutulan baliklarin da tazeligi kaybolmaktadir. Japonlar tazeligi kaybolmus baligin lezzetini […]

Devamını Oku...