Kabul et kalbim

Aşk
Paylaş

Bakışlarım öyle boş ki, artık hissetmiyorum hiçbir şeyi…

Sanki tüm duygularım, gözlerimdeki tüm ışık yok olmuş ve bir
daha hiç çıkarılamayacak kadar derinlere gömülmüş gibi. Nerede
hata yaptım bilmiyorum. Zaten kurumuş olan hangi dala nasıl da
bastım?

Daha önce beni mutlu ettiğini düşündüğüm her şey yok oldu
sanki. Neydiler ya da kimdiler bilmiyorum ama artık yoklar…

Ümitlenme her telefon çalışında
Koşma kapılara her adım sesinde
Senin sandığın yıldız artık yok yerinde
Kabul et kalbim, kabul et kalbim
Ah kalbim biz ayrıldık

“Aşk”… Tarifini bile yapamazken öyle olabildiğimizi ya da
olabileceğimizi iddia ediyoruz, ne garip değil mi? Kocaman bir soru
işaretinden ibaret olan hayatımızı bu ne idüğü belirsiz şeyin ardından
koşmakla geçiriyoruz hep. Yakalayınca ne oluyor peki? Bir anlık bir
huzura kavuşuyoruz ve yine bir anda o huzuru kaybediyoruz…

Kovalamaca; o basit ve bizi hayatın ne kadar kötü yanı olursa olsun
yinede yaşamaya değer olduğunu düşündüren yakalamaca oyunu en
baştan ve yine yeniden başlıyor…

İçimde bir şeyler kopuyor, paramparça oluyorum. Aynı parçalar
yeniden kopup bir daha parçalanıyor, sonu yokmuş gibi, garip bir
yap-boz oyunu bu…

Gitti giden dönmeyecek,
Kabul et kalbim
Asla seni sevmeyecek,
Hayat ne zalim…

Bağırmak istiyorum, haykırmak istiyorum ama kelimeler boğazıma
düğümleniyor ve susuyorum… Susup sabrediyorum ve üstelik korkum daha
da büyüyor… Aslında ummadığım bir yerde, ummadığım bir anda
patlamaktan korkuyorum… Düşünüyorum da; sayılarını
hatırlamadığım kadar çok olan “keşke”lerime bir yenisini daha eklemekten ve
geri dönüşü olmayan bir yola girmekten korkuyorum aslında…

O yanmadı senin kadar
Feryat etsen neye yarar
Ya sen dur sonsuza kadar ya kabul et…
Kabul et kalbim, kabul et kalbim…
Ah kalbim biz ayrıldık…

Diğer yandan da; hayat kısa, bağır çağır, boşalt içini diyorum
kendi kendime. Sonra da bu kısacık hayatı daha da çekilmez hale
getirebileceğimi düşünüyorum. Çelişkiye düşüp yine susuyorum.
Kendi içime haykırmaya devam ediyorum kimsenin duymadığından emin
bir halde.

Gözyaşlarımı içime akıtıyorum ve biliyorum ki kimse görmüyor,
göremiyor… Ve “Sessiz Çığlığıma” ses vereceğin “o” günü
bekliyorum…