Ülkemiz eğitim konusunda içinde bulunduğu dar kalıbı senelerdir bir türlü aşamamakta ve bu yönde akla hayale gelmeyecek türden fikirler üretmekte. Bu fikirler hangi yönde? Tabii ki dini yönde. Bu “din”den kastım diğer ilahi dinler değil. Sadece İslam. Çünkü ülkemiz, bünyesinde barındırdığı Ermeni okullarına, Musevi okullarına bütün imkanları seferber etmekte ve orada okuyan genç “yurttaş”larına üniversite kapılarını açmakta.
Başörtüsü ve meslek lisesi meselelerinden dolayı Türkiye’de okuma imkanı bulamayan gençlerimize bizim dışımızdaki her ülke kucak açmakta ve çeşitli imkanları seferber etmekte. Son günlerde İran’ın gençlere yaptığı “burslu okuma çağrısı”na YÖK’ten uyarı geliyor : “Diplomalarının büyük bölümüne denklik vermiyoruz. Yıllarınız boşa gider”
Bu uyarının sebebi ise, üniversitelerin dini içerikli olmasına bağlanıyor. Yani dini içerikli olduğu için denklik verilemiyor. Malum ülkemiz kendi okullarının bile önünü kestiğinden dışarıya böyle bir uyarı göndermesinde doğruluk payı olabilir.
Ya dini olmayan üniversiteler?
Bugün Türkiye’nin denklik vermediği, dini olmayan, bütün pozitif ilimlerin öğretildiği, dünya standartlarına uygun üniversiteler mevcut. Hatta öyle bir durum ki, Türkiye başörtülü öğrencilerin tercih ettiği büyük üniversiteleri dahi saymama kararı aldı. YÖK’ün bu konuda yaptığı son duyuru ise gerçekten şaşırtıcı : “Üniversitenizi kontrol edin. Bu yıl denk olan seneye denk olmayabilir.”
Özellikle başörtülü öğrencilerin tercih ettiği üniversitelerin denkliği, Avrupa’da ilk 3’e veya ilk 10’a girse dahi, kaldırılıyor. YÖK’ün denklik sorunu çıkardığı üniversitelere son beş yıl içinde Londra’daki Kraliçe Mary Tıp Okulu, ABD’deki John Hopkins Üniversitesi, Frankfurt Üniversitesi ve Roma Üniversitesi de katıldı. John Hopkins dünyanın ilk 500 yüz üniversitesi listesinde ilk üçte, diğerleri de ilk 20’de. YÖK ayrıca, başörtülülerin yoğun biçimde tercih ettikleri Viyana Üniversitesi’nin pek çok bölümü için ‘eş program eksikliği’ uygulamasını getirdi. Mezun olanlar tekrar ÖSS’ye girmek zorunda. Moskova Üniversitesi ile Ukrayna Devlet Üniversitesi Tıp Fakültesi uluslararası prestijlerine rağmen bu vahim duruma yakalandılar.
Yeni Şafak Gazetesi’nden bazı YÖK tavırlı okulları aktarıyorum :
Ocak 2005’te Osmaniye’de görev yapan bir öğretmen YÖK’ü mahkum etti. Danıştay 2. Dairesi, 12 Ocak 2005’te aldığı kararla; Suudi Arabistan Medine-i Münevvere Üniversitesi’nde 4 yıllık öğrenim gören ve YÖK tarafından 1986’da denklik belgesi alan öğretmenin, 1992’de öğretmenlik yapmaya başlamasından 5 yıl sonra 1997 yılında YÖK kararıyla ‘denklik belgesinin iptalini’ hukuka aykırı bulmuştu.
2005’in Temmuz ayında YÖK, KKTC’deki Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 2002’de birlikte mezun olan kardeşlerden Özgül C.’nin diplomasına denklik verirken, Sezai C.’ninkine vermedi. Üstelik Yakın Doğu Üniversitesi, sınav kılavuzunda yer alıyor ve YÖK’çe tanınıyordu.
Suudi Arabistan Kral Abdülaziz Ünversitesi’nden 1989’da mezun olan Hamit Çakmak’a YÖK denklik verdi. Çakmak, 1990’da Milli Eğitim Bakanlğı’na bağlı Bartın İmam-Hatip Lisesi’nde öğretmenlik yapmaya başladı. Ancak YÖK, 2000’de Çakmak’ın denkliğini iptal etti. Çakmak öğretmenlik görevinden alınarak düz memur olarak istihdam edildi.
Mısır El-Ezher Ünversitesi’nden 1984’te aldığı diplomasına 1986’da YÖK’ten denklik verilen Muhsin Özcan’ın da denkliği iptal edildi. Özcan, Balıkesir Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak göreve başlarken, YÖK tarafından denklik belgesi elinden alındı. Özcan Balıkesir Üniversitesi’nde düz memur olarak görevine devam ediyor.
Malezya İslam Üniversitesi, İslam Konferans Örgütü öncülüğünde kuruldu. Türkiye bu üniversitenin kurulması sırasında ikili bir anlaşma ile mali destekte bulundu. Türkiye’nin Malezya Büyükelçisi de bu üniversitenin mütevelli heyeti üyeleri arasında yer alıyor. YÖK, bu üniversiteyi tanıyor ancak buna rağmen üniversiteden mezun olan Türk öğrencilere denklik vermiyor.
Numan Demirtaş Kırgızistan Devlet Tıp Akademisi’nden mezun ve YÖK diplomasını geçerli kabul etmiyor. Türkiye ile Kırgızistan arasında imzalanan bilim ve kültür anlaşması çerçevesinde YÖK’le adı geçen eğitim kurumu arasında da protokol bulunuyor.
Aslında bize laf söylemek düşmüyor. Dünyanın en başarılı 500 üniversitesi içine bir okulumuzun bile girememesi bizleri üzmeli iken, biz hala Türkler’in dünyaya yayılması için olup olmadık kararlar çıkarıyoruz. Olur mu hiç?
Mehmet Fatih ÖZTARSU
http://tacmahal.org/yazar.php?id=720