Umut Mu?

Sonbaharın gerçek sarı, turuncu, kışların gerçek temiz beyaz olduğu, henüz şehir değişikliği yapmadığınız, soğuk da olsa günlerce kurumasa da çamaşırların dışarıya asıldığı, demliklerin porselen olmadığı, sanal oyunlar yerine sakızlardan fal tuttuğunuz yılları çekin iple durmadan.Mahallenin bakkalına seslenin,dondurmacısına el arabasıyla uzaklaşmadan.Eski radyonunuz hala tavan arasında mı? İhanetler, boşanmalar, hani derlerdi ya binalar zinalar çoğalmadan öncelerine ayarlayın anteninizi. Kırlangıç mı, çanak mı, uydu mu?

Ninenizin dedenize “ efendi” demesi çok mu mazide şimdi. Kimsenin elini de öpmek istemeden ufak bir tatil kaçamağı ne güzel mi olur? Gri, puslu kışlara pikapta Erkin KORAY, yok olmadı Behiye AKSOY. Divanların altına bakın temiz çamaşırlar sepette olacak. Sahi divanları henüz sobalar bizi terk etmeden yakmıştık. Annenizin plili eteği yine moda hani kadifeydi. Yaşlı komşu teyzeye gidince o kokuyu hatırladın mı? Sizin de eviniz aynı kokardı. Güvelere savaş açılırdı topyekün. Biliyorum adını unuttun diğer pek çok şey gibi. “Stüdyo Hayat’ta “ tab edilmiş hayatın çekmecelerin bir köşesinde çok yer kaplıyor diye yırtılıp hayatınla birlikte çöpe gitmişti. Ve sen tutamamıştın bir ucundan. Olsun. Toprak yollar kıymetli pabuçlarımızı hiç kirletmezken ruhun da kirlenmez tertemiz kalırdı. Cin Ali o ay bayramdaydı. Küçücük serüveninde, DVD-VCD bataklığında gömülmüyordu ki çocukluk. Cin Ali’nin çubuk bedeninde fıçı kadar kalbi vardı şimdi görüyorum. Genç ablalar nasıl pembe cadillacla yıl sonu balosuna giderlerdi siyah-beyaz da olsa sonra rengini görebildikleri televizyonlarda.

Baksan sokağın sonuna baban kıvırcık demeti ve balıkla gelmez ki eve. Sitenizde kuyu da yok ki karpuzları salalım soğusun diye. Ne kız belli etek giyen, ne erkek belli ense traşı görünen. Her şeyimiz gibi aşklarımız kırk elli altmış yıl sürmüyor bir yastıkta. Zaten herkesin yastığı ayrı. Paylaşmak istemediği hayatı gibi. Affan Dedeye para versek bize geçmişimizi çocukluğumuzu geri verir mi? Satar mı? Heidi hala dedesi ile Alpler de mi?

Hayat, sofradaki bir kap yemekken
Huzur, sobanın çıtırtısını duyarken
Neşe, hıdrellezde ip atlarken
Sağlık, katkısız hormonsuz yerken
Bahar, kiraz beyaz çiçek açarken
Hazan, ağaç yaprak dökerken
Yaz, sımsıcak ısıtırken
Kış, saçaklardan buz sarkarken
Bayram, tüm ailenizi kucaklarken
Dostluk, ömrünce unutulmazken
Rızk, Allah Kerim denirken
Çeyiz, iki çul aynalı sandıkken
Kader, itirazsız tevekkülken
Evlilik, nohut oda kakla sofayken
Müzik, kırkbeşlikler Long-Playlerken
Televizyon, Tatlı Cadı, Kaynanalarken
Saygı, büyükler baş köşedeyken
Sevgi, küçüklere uçurtma yaparken
Şekerler, gül lokumu, akideyken
Gurbet, evlatlar alamancıyken
Aşk, dokunmadan yüreğinde yanarken
Umut, birbirimize gülümseyerek selam verip, gülümseyerek yaşayıp, Azrail’le gülümseyerek karşılaşırken var. İnanın.