Son dönemde özellikle siyasiler, aydın geçinen bazı akademisyenler ile gazeteciler itibarlarını arttırmak ve bir yerlere şapka çıkarmak için şu üç söylem üzerinde nerede
ise yarışıyorlar.
Birinci söylem :
Doğrudan hiç ilgileri olmadığı halde, darbe sırasında evinin önünden asker geçmiş, arabaları durdurulup aranmış, karakolda biraz beklemiş kişiler bile palavra eklemelerle gerçek mağdurlara taş çıkartacak şekilde yaygara koparmaya, manşetlere çıkmaya ve kendilerini 12 Eylül mağduru bir cefakar olarak tanıtmaya çalışıyorlar.
İkinci söylem:
Rahmetli Menderes’in başına gelen, hepimizin üzüldüğü demokrasi ayıbı o olayı “Beyaz gömlek giymek, ölümü göze almak” gibi modası geçmiş ve günümüz gerçekleri ile hiç ilgisi kalmayan söylemlerle aile duygusallığı ve anılarını da istismar ederek sözüm ona demokrasi kahramanlığına soyunuyorlar.
Üçüncü söylem :
Devam eden yağmadan ve kampanyadan bir şekilde nasiplenmek ve sunulan özel nimetlerden daha fazla istifade etmek için sık sık Okyanus ötesine selam gönderiyor ve o GİZEMLİ VESAYET ODAĞI’na vefa borçlarını ödüyorlar.
Tamamen çıkara dayalı bu söylem ve tavırlara inanılıyor ve de gerçekten işe yarıyor mu diye soracak olursanız kanaatim odur ki ;
En az yarısı yalan ve samimiyetsiz olsa da, bu beylik ve ucuzlamış söylemler günümüzde oldukça işe yarıyor, getirisi de her geçen gün biraz daha artıyor. Gerçek ekonomik değerlerle ilgisi olmayan kağıt üzeri borsa örneğinde olduğu gibi ne yazık ki sürekli tavan yapıp duruyor.
Bu tırmanış ne zamana kadar sürecek diye düşünecek olursak..
Sanırım ve de korkarım;
Borsada kağıtların karşılığının olmadığı ortaya çıktığı an
ortalık nasıl toz duman oluyorsa,
Sahte demokratların söylemlerinin ve yaptıklarının bizim dışımızda kimlerin çıkarına hizmet ettiği açıkça ortaya çıkıncaya, kısacası hepimizin gerçeği göreceği bir çözülme anına kadar bu işler böyle sürüp gideceğe benzemektedir.
Kalın sağlıcakla…