Edirne yanlış ellerde

edirne’nin medar-ı iftiharı Kervansaray Otel’de yerimiz ayrılmış olduğundan özgüvenimiz tam, resepsiyon diye belirlenmiş sinema gişesi misali mekânın kapısına dikildik.. Resepsiyondaki görevli oturduğu sandalyeden doğrulma zahmetine bile girmeden “Ne istiyorsun?” der gibi suratımıza baktı.. Sorma zahmetine girmedi.. Kimlik bilgilerimizi; amirlerimizden aldığımız kurs, büyüklerimizden aldığımız terbiye gereği söyleyip bekledik. Resepsiyondaki oğlan önünde duran 96 model bilgisayarı karıştırdı.. […]

Devamını Oku...

Edirne’ye seferimiz var..

Edirne yollarına düşerken fikrim elifi elifine buydu.. Yolu da sorup öğrenmiştim.. İstanbul’dan çıkıp TEM otoyoluna giriyorsun, 220 kilometre sonra Edirne gişelerine paranı ödüyorsun.. Otobanın İstanbul çıkışından sonraki ilk altmış kilometresi işkence.. Üç veya dört şeritli olması gereken bu otobanı vakti zamanında devletten beslendiği için zihnine kan gitmeyen bir bürokrat berbat etmiş.. “Tasarruftur, iyi olur..” deyip […]

Devamını Oku...

Kızlara müjde.. İran’dan takı geldi..

Kırkpınar’ın yapıldığı yer Edirne’de Sarayiçi denilen mevkide.. Tunca Nehri’ne yakın, göz alabildiğince uzayan geniş, çayırlık bir alan.. Yeşilliği görünce insanın iştahı açılıp inek olası geliyor.. Burası Edirne’nin imparatorluk başkenti olduğu yıllarda en gözde yermiş.. Çünkü Padişah’in sarayı ve o saraya ait diğer hizmet binaları buradaymış.. Geriye birkaç harabe kalmış.. Selahattin DUMAN, Vatan Gazetesi 01.07.2004 El […]

Devamını Oku...