Vatan Güvenliği: Acil İhtiyaç Var!

İçeriği Paylaş...

Son gelişmelerin gösterdiği gibi Türkiye büyük bir hızla iç karışıklığa doğru gitmektedir. Bu nedenle tam zamanıdır ve Türkiye’nin vatan güvenliğinin tartışılmasına acil bir ihtiyaç duyulmaktadır. 11 Eylül 2001’den bu yana Türkiye küresel terörün temel hedeflerinden biridir. İstanbul’da Kasım 2003’te meydana gelen bombalı saldırılar, Türkiye’yi yeni tehditlere karşı uyandıran “Türkiye’nin 11 Eylül”üydü. ABD ve AB ile artan işbirliği iyi bir gelişmedir ancak bu, Türkiye’nin sınır ötesi terörizm, yasa dışı göç ve 1999 depreminin gösterdiği gibi çevresel tehlikeler gibi gelecekte ortaya çıkacak tehditlerle başa çıkabilmesi için yeterli değildir. Ancak temel sorun hala açıktır. Türkiye ne kadar hazır ve bu tehditlerle mücadele etmek için hangi teknolojileri kullanmaktadır? Bunu bu şekilde ele alalım. Türkiye’de güvenlik meselelerinde kurumlar arasında büyük bir uyumsuzluk vardır. Hükümet ve ordu Türkiye‘nin güvenliği ile ilgili sorumluluk alanları konusunda mücadele etmektedirler. Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantıları kamuoyu tarafından büyük bir ilgi ile takip edilmektedir ancak doküman Türkiye’nin aldığı önlemleri yeterince gösterememektedir. Geçen hafta İstanbul’da altı farklı noktada gelişen “anlık olaylar”da görüldüğü gibi. Gelecekte ortaya çıkabilecek bu tip protestoları kim önleyecek? Sadece polis mi? Ya da ordu bir şekilde dahil olacak mı? Ya da bu, sadece sokaktaki insanlara mı bırakılacak?
Diğer bir ilginç örnek Ege ve Akdeniz bölgelerindeki orman yangınlarıdır. Nasıl olup da 100 kilometrelik alanda 5 ayrı bölgede aynı anda yangın başlamıştır? Türkiye neden ormanların yanmasını önlemek amacıyla teknolojiye daha fazla yatırım yapmamaktadır? Türkiye her yıl daha çok yeşil alan kaybetmektedir. Bu hükümet neden diğer birçok gereksiz şeye yatırım yaparken, yeni teknolojilere yatırım için yeterli önlemleri almamaktadır?
Evet, Türkiye’nin vatan güvenliği hakkında konuşmaya acil ihtiyacımız vardır çünkü Türkiye, terör, uyuşturucu kaçakçılığı, salgın hastalık, yasa dışı göç gibi küreselleşmenin birçok olumsuz gelişmesi ile karşı karşıya kalan bir ülkedir. Pentagon’un küresel haritasına göre Türkiye aynı zamanda doğal kaynakların etnik ve bölgesel savaşlara diğer bir neden oluşturabileceği bir ülkedir. Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili olan aynı zamanda bu alanda bir bakanlığa sahip olmayan tek ülkedir. Örneğin, bu kıyı şeridi nasıl korunacak? Bunun için Türkiye nasıl bir teknolojiye sahiptir? Türkiye hala sınırları koruyan ancak terörist PKK’nın Irak-Türkiye sınırındaki hareketlerini tam olarak kontrol edemeyen orduyla devam edecek midir? Basit bir soru hala ortadadır: Türkiye gelecekte kara, deniz ve hava savunması için yeni teknolojileri nasıl geliştirecektir? Türkiye’nin Kıbrıs’ta 30000’den fazla askeri vardır. Eğer Kıbrıs meselesinde bir çözüm bulunamazsa Türkiye Kuzey Kıbrıs’ı ne kadar ve nasıl koruyacak? İran, Irak ve Suriye sınırımız uzundur ve güç bela savunulmaktadır. Türkiye’nin sınır güvenliği için yeni teknolojiler geliştirmeme konusunda daha fazla bir lüksü olabilir mi?
Vatan güvenliği kavramı şu anda bütün demokratik ülkeler için ortak bir sorundur. Türkiye NATO üyesi bir ülke olarak 50 yıldan beri bu bloğa güvenmektedir. ABD Avrupa Güçleri Komutanı General James Jones’un geçen Ankara’ya yaptığı ziyaret önemlidir ancak esasında Türkiye’nin PKK ile mücadelesi ile ilgili olarak yeni bir şey getirmemiştir. Bağlayıcı açıklamalar yapılmamıştır. Ancak, ABD, Terorizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi’ne katılımına ilişkin bildiriyi imzalamıştır. Bazı diğer Avrupa ülkeleri de bulunmaktaydı. Ancak, AB’nin Ortak Dış ve Güvenlik Politikası kapsamında Türkiye bu bakımdan AB’den daha fazla destek beklemektedir. Bu noktada Avrupa savunma şirketleri sahneye çıkmaktadır. Vatan güvenliği için birçok yeni teknoloji sunmaktadırlar. Bulgaristan, Romanya gibi bazı ülkeler bazı AB şirketlerinden hali hazırda vatan güvenliği teknolojileri ısmarlamışlardır. Türkiye aynı zamanda bu bakımdan ABD ve AB teknolojileri arasında seçim yapmalıdır. Görünen o ki, AB ile müzakerelere doğru giderken Türkiye orta ve uzun vadede daha fazla AB teknolojisi almalı ve AB savunma projesinin bir parçası olmalıdır. Diğer bir gelişme de Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın (SSM) Türk devletindeki bütün savunma şirketlerinin aynı şemsiye altında toplama girişimidir. Ancak, Türkiye vatan güvenliği teknolojisini tek başına elde etmekten uzak görünmektedir. Bu nedenle Türkiye kaçınılmaz olarak bazı Avrupalı savunma şirketleriyle hareket etmelidir.
Türkiye mevcut şartlarda kesin pozisyonunu değiştirmeli ve yeni stratejiler benimsemeye ve yeni politikalar geliştirmeye çalışmalıdır. Bunların içinde Türkiye jeopolitik çıkarlarını yeniden hesaplamalıdır. Bu, küresel ve bölgesel gelişmeler için bir zorunluluktur. Türkiye aynı zamanda uluslararası barışı koruma operasyonlarına daha fazla dahil olmak ve bölgesel istikrara katkıda bulunmak için stratejik yönelimini değiştirmelidir. PKK ile mücadele ederken örneğin Türkiye savunmacı olmaktan çok saldırgan olmalıdır. Bu noktada ABD’nin Türkiye’ye desteği özellikle Kuzey Irak’ta gelmektedir. Türkiye’nin ABD askerlerine Türk topraklarından Irak’a geçiş izni vermediği 1 Mart 2003 sendromunu ABD tarafı geride bırakmalıdır. ABD kendini sadece küresel terörle mücadeleye değil aynı zamanda sınır ötesi terörizmle mücadeleye adamalıdır. Türkiye-Amerika ilişkileri yine sağlıklı olacaktır.
Türkiye’nin haklı olarak uzun dönemli müttefiklerinin gelecekteki güvenilirlikleri hakkında bazı şüpheleri vardır. Bu bakımdan, Türkiye daha fazla vatan güvenliğine yoğunlaşmalıdır ve diğerlerine güvenmek yerine yeni stratejiler geliştirmelidir. Soğuk Savaş dönemi geçmiştir ve herkes herkesten şüphe etmektedir. Bu yeni gerçektir.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt Türkiye’deki Filistin tarzı olaylar hakkında konuşurken medyada birçok güçlü tepki ortaya çıkmıştır. Eğer bu, böyle olacaksa Türkiye İsrail’in yaptığı gibi en azından aynı derecede vatan güvenliğine önem vermelidir.
Tabi ki Türkiye Filistin gibi değildir ve kendince önemli olan başka çıkarları vardır. Ancak, eğer siyasi gelişmelere bakarak gelecek yılların Türkiye için zor olacağını tahmin ediyorsak Türkiye için vatanın güvenliği bir numaralı önceliktir.
Aslında vatan güvenliği tartışması bu ülkede başlamalı çünkü gelişmeler tahmin edildiğinden daha hızlı gelişmektedir. Bu kadar çok farklı komşusu olan ve komşuları ile olan uzun sınırları kötü bir şekilde korunan çok fazla ülke yoktur. Eğer durum böyle değilse, neden Türkiye küreselleşmenin en kötü etkileri için bir köprüden fazlasıdır? Sadece iki gün önce diğer bir 100 yasadışı göçmen Türkiye-Yunanistan sınırında yakalandı. Sorun aslında bunların doğu sınırından nasıl girmeyi başardığı ve 1200 kilometre uzunluğundaki bütün yolu her hangi bir sorunla karşılaşmadan tıpkı onlardan önceki binlercesi gibi gittikleridir! Şüphesiz hem Türkiye’nin hem de komşularının iyiliği için vatan güvenliğine acilen ihtiyaç vardır.