Ulusal Marşımız

Tarih

Ulusların birlik ve beraberlik duygularını yansıtan marşlardır, milli marşlar. Her ulus kendi milli marşını belirli tarihi olaylar sonucu elde etmiştir; etmiştir ama Türk Ulusu gibi her anını yaşayarak bir milli marşa sahip olamamıştır.

İstiklal Marşı’mız; simgelediği bağımsızlık mücadelesinin büyüklüğünün yanı sıra, bir çok mazlum ulusa örnek olması özelliğinden dolayı da değerlidir.

Esareti ve köleliği kabul etmeyen bir yapıya sahip olan
ulusumuzun, bağımsızlık ve hürriyet temel değerlerindendir.

Bugün, Kurtuluş Savaşı’mızın ve onun yarattığı çağdaş, demokratik ve laik cumhuriyet temellerine sahip çıkmalıyız ki, İstiklal Marşı’mızın verdiği mesajı daha iyi algılayabilelim.

1921 yılıdır. Sakarya meydan savaşı son hızla devam etmektedir. Düşman Ankara’ya çok yaklaşmıştır. Hatta öyle ki,Ankaranın boşaltılması bile söz konusu edilebilmektedir. Asker perişandır. İşte böyle buhranlı günlerde; o sırada genelkurmay başkanı olan İsmet Paşa’nın aklına orduyu ve milleti heyecana, şevke getirecek bir marş yazılması fikri gelir. Bu düşüncesini Milli Eğitim Bakanı olan Hamdullah Suphi Bey’e açıklar.
Bakanlık bu düşünceyi benimseyerek bir yarışma düzenler.Ödül beşyüz liradır. Yarışmaya tam 734 şiir gönderilir.Son derece titiz bir incelemeden sonra ancak altı şiir ayrılır. Ayrılır ayrılmasına ama bunların hiç birisi istenen heyecanı yaratacak tarzda değildir.
Bunun üzerine Hamdullah Suphi; o sırada Burdur milletvekili olan Mehmet Akif’den şiir yazmasını ister. Para ödülü konduğu için Mehmet Akif yarışmaya katılmak istemez. Sonunda ikna edilir ve kendisine kazandığı takdirde ödülün hayır cemiyetlerine verileceği sözü verilir.

Mehmet Akif’e göre ,bu öyle bir şiir olmalıdır ki; mehmetçik onda tüm benliğini, bağımsızlık aşkını bulmalı, vatanın bağrına bir hançer gibi saplanan düşmanla savaşırken, kutsal bir ayet gibi dudaklarından eksik olmamalıdır.

Böylesine büyük özelliklere sahip bir şiir yazmak hele bu şiir bir milli marş niteliğinde olacaksa, hiç mi hiç kolay değildir.

Mehmet Akif,ulusun içinde bulunduğu durumu çok iyi özümsediğinden muhteşem bir uslupla tam kırk sekiz saat içerisinde İstiklal Marşı’nı yazar. Daha önce değerlendirmeye alınıp beğenilmeyen altı şiirle birlikte ordu komutanlarına gönderilir, askerlere okunması sağlanır. Sonunda Mehmet Akif’in şiiri birinci sıraya oturur.
Askerler arasında birinci seçilen şiirin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de kabul edilmesi gerekmektedir.
Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından meclis kürsüsünde defalarca okunan ve çılgınca alkışlanan İstiklal Marşı şiiri, 12 Mart 1921 günü öğleden sonra Ulusal marş olarak kabul edilir.

Sıra bestelenmesine gelmiştir. İlk beste 1924 yılında Ali Rıfat Çağatay’ın bestelediği şekliyle çalınır. Uzun olduğu için halk tarafından zor söylendiğini fark eden Mustafa Kemal, ‘kısaltılması gerektiğini’ söyler. Bunun için bir komisyon kurulur. Mustafa Kemal komisyonun çalışmalarını yakından takip eder.Sonunda 1930 yılında Cumhurbaşkanlığı Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör’ün daha önce 1922 yılında bestelediği bu günkü şekliyle çalınmaya ve okunmaya başlar.

Ulusumuza bağımsızlığını kazandırmak için canları pahasına mücadele eden, bu uğurda şehit olan Mehmetçiklerimizi ve bu büyük mücadelenin, büyük öncüsü kahraman Mustafa Kemal Atatürk ile bu destanı manzum hale getirerek ölümsüzleştiren büyük şair Mehmet Akif Ersoy’u saygı ve rahmetle anıyorum.