Ne Kadar Üniversitelisin?

Eğitim
İçeriği Paylaş...

Üniversite mana itibari ile kökü çok eski çağlara dayanan bir birimdir. Toplumun temel dinamiği olan gençliğin bu merkezlerde kabiliyetleri geliştirilir, ülkesine ve dolayısıyla insanlığa yararlı hale getirilmesi hedeflenir.

Eski Yunanlılar döneminde dünyaya damgasını vurmuş filozoflar gençleri şehir meydanlarında, pazar yerlerinde ve özellikle lyseum diye adlandırılan mekânlarda eğitirlerdi. İslâm hakimiyetinin yükseldiği dönemlerde ise eğitim sınıflandırmasının ilmin her dalında yapıldığı “medrese”ler yayılmaya başlamıştı. Bunlar bugünkü manada üniversite biriminin karşılığı idi. Bu eğitim merkezlerinde tıp, siyaset, astronomi, matematik, fizik ve kimya gibi müspet ilimlerle beraber din ilimleri de yer almıştır. Bu merkezlerde dünya tarihine adı geçen nice insanlar yetişti. Avrupa da hem eski Yunanlılar hem de İslâm coğrafyasındaki bu eğitim merkezlerini Endülüs (İspanya) üniversitelerini örnek alarak 12. ve 13. yüzyıllarda oluşturmaya başladı.

Toplum gelişmişliğinin yükseltilmesi için gençliğin eğitilmesi her ülke için vazgeçilmez bir gerçekliktir. Nitekim Avrupa’daki yenilik hareketlerinde genç nüfusun etkilerine büyük ölçüde şahit oluyoruz. Ta günümüze kadar çeşitli kriterleri aşıp, teknolojik gelişmeleri azami derecede sağlayan dünya ülkeleri gençliğin eğitimi konusunda 1970’lerde daha yenilikçi, daha modern ve daha özgür eğitim prensiplerini geliştirdiler.

Ülkemizin dünya üniversiteleri arasındaki yeri henüz çok ileri seviyede olmasa da potansiyelimizin büyüklüğü inkâr edilemez bir gerçek. Çünkü bugün Batı’da yeterli sayıda üniversite ve kolejlerin olmasının yanısıra gittikçe yaşlanan nüfus, kendi istikballeri açısından sıkıntı oluşturuyor. Türkiye’de hazır vaziyetteki genç nüfus oranı çoğu ülkenin toplam nüfusunun üstünde.

Potansiyelimiz var. Bu tamam. Ancak bunu ne kadar değerlendirebiliyoruz? İlerlemek için ne kadar çaba sarfediyoruz? En önemlisi gençliğimiz neden umutsuzluk içerisinde? Gittikçe artan nüfusla beraber dünyanın içinde bulunduğu şartlar ister istemez umutsuzluğu oluşturuyor. Ama önemli olan buna izin vermemek. Her genç birey kendi dünyasında değerlendireceği imkânların, yapacağı güzel işlerin, insanlığa sağlayacağı katkıların ne denli yararlı olacağı düşüncesini oluşturmalı.

Dünyaya gelen altı milyar insan arasından bize de yirmibirinci yüzyılın belli periyodunda gençliği yaşama fırsatının verildiğinin farkına varırsak, yapacağımız işlerin kalitesi ve umutsuz düşüncelerimizin ümitvarlığa dönüşme hızı yükselecek.

Üniversite gençliğimizin ellerindeki imkânları sonuna kadar kullanmasını şiddetle tavsiye eden, dünyada en genç yaşta profesör olan ender kişilerden Oktay Sinanoğlu, üniversite ismine çok güzel ve manalı bir ifade ile yaklaşıyor : “Evrenkent”. Burada bireylerin evrensel düşünceye sahip olmaları, ufuklarının sınır tanımaması ve kabiliyetlerinin azami derecede geliştirilmesinin vurgulandığı bir mana yatıyor. Neden tarih sermayesi sınırlı olan, toplum iradesi zayıf olan diğer milletlerdeki gençlik hareketliliği bizde olmasın? Neden bizim gencimiz aksiyon insanı olup, uluslararası arenada bizi en güzel şekilde temsil etmesin? Bütün bunlar elimizin altında. Bize düşen şevkli olup, ümitsizliği yok etmek. Herkes kendi alanında evrensel düşünme gayreti ile ilerleyerek bunu aşacak. İleriki nesillere de örnek olacak bir hareketlilik içerisinde olursak, demin belirttiğimiz orantılar çerçevesinde büyük bir yol almış olacağız. Zaten hem kendimize hem de toplumumuza yarar sağlayacak bu çalışmalar, elimizdeki sermayeyi değerlendirmemiz yönünde ayrıca bir manevi borç olarak karşımıza çıkıyor.

Ümitsizlik yok; şevk var, gayret var. Karşımıza çıkan sıkıntıları kendimize basamak yapıp, yükselecek, geriye dönüp baktığımızda o sıkıntıları hatırlamayacağız bile. Çünkü geldiğimiz nokta kendimize dert edindiğimiz küçük şeylerin görünmesini sağlayamayacak yükseklikte olacak. Bir dahaki sefere, üniversite gençliğinin değerlendirmesi gereken temel aktivite çalışmalarına değineceğiz. Şimdilik bol şevkli günler !

Mehmet Fatih ÖZTARSU

http://www.tacmahal.org/yazioku.asp?page=29