Meme Kanseri, Yeni Bir Meme ve Kadın

Kanser nedeni ile bir kadının memesini kaybetmesi söz konusu olduğunda tartışılan konu ne sadece bir organın kaybedilmiş olması nede sıkıntılı kanser tedavi protokolleri olarak sınırlandırılamaz. Meme tarih boyunca bir çok kimliği içerisinde barındırmıştır. Bir bakmışız kutsal kavramların simgesi olmuş, bir bakmışız dönemin en etkili politik silahı, bir bakmışız bereket ile eş veya özgürlüğün açık sembolü. Memenin değişen bu kimliğine rağmen her zaman kadın cinselliğinin merkezini oluşturmuş ve kadının özgüveni ile direği olmuştur.

Bu organın kanserlerine yönelik cerrahi tedavilere 3500 yıl önce Mısır yazıtlarında rastlanmaktadır. Günümüzün modern cerrahi teknikleri ile bu ameliyatlar mükemmel şekilde yapılmaktadır ve gelişen onkoloji bilimi ile birleşince meme kanserleri artık korkulan hastalıklar değildir. Meme kanseri tanısı alan hastaların tedaviye yönelik pek fazla sıkıntısı olmamaktadır, yeterince etkin tedavi protokolleri tıp uygulamaların temel rutinleri arasındadır. Bunun tek şartı kanser tanısının erken evrelerde konulmuş olmasıdır.

Burada değinmek istediğim konu ne meme kanseri ne de bu kanserle mücadele yöntemleridir. Kendi kliniğimde rastladığım hastalardan yola çıkarak fark ettiğim bir Türkiye gerçeğine değinmek istiyorum.

Yine rutin bir poliklinik günümde kırklı yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim hanım hasta muayene odasına girdi. Genellikle yaşlı hastalarda görmeye alıştığımız kalın hastane dosyalarından birini taşıyordu elinde. Nasıl yardımcı olabileceğimi sorduğumda, dosyasını kırılacak bir cam vazo edasıyla masamın köşesine yavaşça bırakırken “ben meme kanseriyim” diye ekledi. Böylece dosyanın değeri anlaşılmıştı. O dosya uzun ve sıkıntılı günlerinin kanıtıydı. Yüzünde hafif bir tebessüm ve zaferi kazandığının bir işareti olarak ta gururlu bir dik duruşu vardı. Hangi memenin alındığını kıyafetinden anlayamıyordum, aradan geçen yıllara rağmen bu hastaların hiç birinde anlayamadım. Dosyasından anladığım kadarıyla sol memesi 5 yıl önce alınmış, koltuk altı lenf bezleri temizlenmiş. Radyoterapi alması gerekmemiş ama kemoterapi görmüş. Şu an herhangi bir tedavi almıyor, sadece kontrollere gidiyormuş. Hastama, adına sevindiğimi, her şeyin yolunda gittiğini söyledim ve benden talebini sordum. Aslında bir mastektomi hastası (memenin alınma işlemi) büyük olasılıkla tek bir şey için bir plastik cerrahı ziyaret eder : yeni bir meme. Buna rağmen hastamız “ bana yeni bir meme yapar mısınız” diyemedi ve yara izleri için ne yapılabileceğini sordu. Muayenemden sonrasında yara izine yönelik seçenekleri sıraladım ve sonuna da isterseniz bir meme yapabileceğimizden söz ettim. Hastamız bu öneriyi beklediği her halinden belli olmuştu. Ağlamaya başladı. Süngerden kendi yaptığı desteği nasıl sutyenine doldurduğunu, kocası ile olan sorunlarını, kendine olan güven kaybından söz etti. Buraya kadar olan kısım beklenen reaksiyonlar olabilir. Asıl bunu takip eden konuşmalar şaşırtıcıydı. Hastamız yeniden meme oluşturma (meme rekonstrüksiyonu) konusunda yaptığı bir ön araştırma vardı zaten, seçenekleri az çok biliyordu fakat bu ameliyatın gerekliliği konusunda emin değildi. Yakın çevresindeki insanlar bu ameliyatı olmasına gereksiz olduğunu, böyle bir ek sıkıntıya girmemesini söylemişti. Hastamız da böyle bir talebi aklından geçirdiği için suçluluk duymaktaydı. Farklı ülkelerdeki meslektaşlarımızla görüştüğümüzde bu son konuşulan konular onlara da yabancı gelmişti. Kadının ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğü ve cinselliğin tabu olduğu ülkemizde, kanser nedeni ile memesini kaybeden kadınlar böylesi sosyal baskılarla sıkıntıları katlanmakta ve çaresizliğe sürüklenmektedir. Daha da ötesi hastalarımız bu taleplerinden dolayı neredeyse utanç duymaktadırlar.

Benzer duygu ve sıkıntıları olan hastaları yıllar içerisinde defalarca görmek son derece üzücü bir durum. Bu yazının beklide en büyük amacı, memesini kaybetmiş kadınlara ulaşabilmek, onlara yalnız olmadıklarını bilmesi, yeni bir memeye kavuşmanın onların en doğal hakları olduğunu ve sıkıntılarına çözüm üretecek insanların da varolduğu söylemektir. Hiç kimse sizi bu talebinizden dolayı eleştiremez ve hiç kimse sizin vücudunuz üzerine yorum yapamaz. Vücudunuz ve kaybedilen meme size ait. Onu tekrar kazanmak sizin en doğal hakkınız olacaktır.

Op. Dr. Ozan BALIK
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı
www.OzanBalik.com