Türkiye’nin başbakanı Davos’ta yapılan Dünya Ekonomik Forumunda canlı yayında Filistin seçimleri ve Hamas’ın zaferi ile ilgili konuşurken herkes şaşırdı. Türkiye başbakanı Hamas’a bir şans verilmesi gerektiğini ve İsrail ve Filistin’i bir araya getirme konusunda rol oynamaya hazır olduğunu söyleyen ilk başbakan oldu. Recep Tayyip Erdoğan’ın bu rolü çok istediği bilinmektedir ve şimdi eğer İsrail ve Hamas izin verirse bu rolü oynayabilmesi için bir fırsat doğmuştur. Tayyip Erdoğan bu açıdan iyi niyetlidir fakat Hamas onu dikkate almamaktadır çünkü onların farklı bir gündemi vardır. Ancak Tayyip Erdoğan gençken tek bir farkla Hamas liderliği gibi anti-demokratik ve İsrail karşıtı olduğunu kabul etmelidir. Tayyip Erdoğan ideolojik olarak İsrail’e karşıyken Hamas liderliği kurulduğu 1987 yılından beri İsrail’e karşı mücadele etmektedir.
Filistin seçimleri aslında İslam dünyası için yeni bir demokratik sınavdır. Şu anda Hamas pozisyonunu ve televizyon ve gazetelerdeki görüntüsünü biraz değiştirmelidir. Siyasi bir parti olarak bu şekilde devam edemezler aksi taktirde İsrail’e karşı savaş ilan etmeleri gerekir. Seçimler savaş için yapılmamıştır daha çok siyasi uzlaşı için yapılmıştır. Türkiye’nin deneyimi bu bakımdan Hamas liderliği için çok doğru bir yön olabilir. Siyasi İslam bir kez daha demokratik yoldadır ve Filistin halkı mücadele ve kan dökülmesinden yorulmuştur. Hamas çoğunlukla halkın refahı ve güvenliği ile ilgilendiğini ispat etmelidir. İsrail Şaron’un politikaları ile önemli ölçüde değişmiştir ve şu anda Hamas aynı yolda ilerleyecektir. Yoksa Filistin halkının kaderi daha fazla savaş, kan dökülmesi ve yoksulluk olacaktır.
Bütün dünya özellikle İslam dünyası, seçim sözlerinde samimi olduğunu ispat etmek zorunda olan Hamas liderliğine dikkatini vermiştir. İsrail bir devlet olarak vardır ve Hamas’ın demokratik yapılar içinde İsrail ile birlikte yaşayabileceği bir yol olmalıdır. Hamas’ın yapacağı herhangi bir demokratik olmayan terörist hareket İsrail’i güçlendirecek ve Filistin’in imajına zarar verecektir. Bu, aslında Hamas için bir meydan okumadır.
Seçim sonrasında Türkiye’nin duruşu olumludur ve aslında Hamas’a Filistin’i yönetmesi için bir şans verilmelidir. Yaser Arafat’ın ölümü ve şimdi de Şaron’un hastalığından sonra Orta Doğu’da barış için daha büyük bir şans vardır ve ABD yönetiminin Hamas ile birlikte çalışmayız şeklindeki erken açıklamasına rağmen Türkiye başlangıçtan beri farklı bir pozisyon benimsemiştir. Bu olayda ABD’nin belki de Türkiye’yi dinlemesi daha iyidir.
Eğer Hamas başarısız olursa ne olabilir? En kötü senaryoya göre kaybeden yine Filistin halkı olur. Ancak Hamas’ın böyle bir fırsatı kaçırma hakkı var mı? Son yıllarda Hamas liderliğinin sağlam politikalar geliştirdiği birçok örnek vardır. Türk hükümeti deneyimini bu radikallere ihraç etme konusunda hevesli görünmektedir. Bölgeyi gözlemleyen herkes için şu açık ki Orta Doğu’daki saatler şu anda farklı bir zamanı göstermektedir.
ABD ve Avrupa Birliği Hamas’la birlikte nasıl çalışılacağına dair modeller bulmalıdır; eğer Orta Doğu’yu demokratik bir bölge yapma konusunda samimilerse. Arap dünyası bu sonuçtan çok fazla etkilenmiştir ve demokratikleşme süreci daha uzun bir yolu olmasına rağmen Orta Doğu’da yoluna devam etmektedir.
Türkiye’de ılımlı İslam ve İslam ve demokrasinin birbiriyle uyuştuğuna dair tartışma demokratik süreç ile bütünleştikçe radikallerin ılımlı insanlar olabileceğini göstermiştir. Türkiye bu açıdan bir örnektir ve Türk-İsrail ilişkileri Türkiye ve İsrail’in demokratik devletler ailesi içinde bir araya gelebileceklerini göstermektedir. Filistin şu anda demokrasi içinde de yaşayabileceğini ispat etme fırsatını yakalamıştır. Hamas silah kullanımını ve terörizmi ne kadar çok reddederse o kadar çok Filistin halkı demokratik devletlerle bütünleşecektir. Evet, Filistin’deki partiler arasında bir iç çatışma olacaktır ve kolay bir süreç olmayacaktır. Gerçek şu ki, El-Fetih politikalarında başarısız olmuştur ve yolsuzluk iddiaları El-Fetih’e zarar vermiştir ve Hamas iktidara kar kadar temiz gelmiştir. Şu anda bir arada nasıl yaşanılacağı sadece Hamas’a bağlı değildir aynı zamanda İsrail’e de bağlıdır. Diğer bir ifadeyle, bütün oyuncular Filistin’de sağlam ve iyi çalışan bir demokrasi için birlikte çalışmalıdır.
Türkiye’nin başbakanı Erdoğan yine beyanlarıyla manşetlere çıktı ancak bu konuda Erdoğan haklı. Filistinliler tercihini yapmıştır ve şimdi demokrasiyi işletmek Hamas’ın sorumluluğundadır. Yoksa, bir sonraki seçimi kaybederler. Bu, demokrasinin iyi tarafıdır, halkı memnun edemeyenler iktidardan giderler. Şu anda sadece Hamas için değil bütün Orta Doğu için yeni bir dönem vardır. Türkiye’nin deneyimi aslında Hamas liderliği için faydalıdır. Sadece İsrail’e düşman gözüyle bakmamakla kalmamalı aynı zamanda Türkiye’yi de İslam ve demokrasinin uyuştuğu bir yer olarak görmelidir. Örnek burada ve Tayyip Erdoğan bu örneği en iyi şekilde sunmaktadır.