İran ve devlet başkanı Mahmoud Ahmedinejad yine manşetlerdeydi. Cumadan bu yana, İsrail ve ABD, Avrupa ülkelerinin de tam desteğiyle bütün dünyaya İran”ın aslında tehlikeli bir devlet olduğunu ve İran”ın nükleer programının tek amacının İsrail”i haritadan silmek olduğunu ilan etti. Ahmedinejad”ın beyanlarına tepkiler bitmeyecektir. Ahmedinejad, “her doğru söz bu tip bir tepki yaratmalıdır”derken İsrail karşıtı hislerini bir politikaya dönüştürmüştür, bu da onun İsrail karşıtı politikasını sürdürme konusunda kararlı olduğunu göstermektedir.
Aslında 1979”daki İslam Devriminden bu yana olan İran politikası açısından hiçbir şey yeni değildir. Sorun, bunun İran”ın neredeyse bütün dünyayı karşısına alma riskini aldığı bir uluslararası ortamda gerçekleşmiş olmasıdır. Belki de bu, ABD, Irak”a girdiğinden bu yana ki İran”ın yeni bir politikasıdır ve bütün sorunlara rağmen Irak, İran”da öfke yaratacak ve İran”ı daha da saldırgan yapacak şekilde demokratik devlet yapılarına sahip olma yolundadır.
Dünya, İran Devlet Başkanı”nın Batı ile daha fazla işbirliğine yöneleceğini ve eski başkan Hatemi”nin 8 yıllık döneminde başlayan reform sürecinin devam edeceğini beklemekteydi. Hayal kırıklığı şu anda siyasi bir gerçekliktir ve bölge çok gergindir. Bu, aslında İsrail Devletine karşı İslami bir tepki değildir, İran”ın bir tepkisidir. Hem Arap hem de Arap olmayan İslam dünyası tarafsız kalmaktadır ve Ahmedinejad”ın beyanlarını açık bir şekilde desteklememektedir. Bunu yapmayacaklardır. İran bu meselede yalnız kalacaktır ve tecrit edilecektir ve zıtlaşma kaçınılmazdır.
İran genelde pragmatik politikaları ile tanınmaktadır ancak bu sefer İran çok ileri gitmiş görünmektedir ve uluslararası hukukun kırmızı çizgilerini ihlal etmiştir. BM Genel Sekreteri Kofi Annan”ın İran”a karşı hareket etme görevi vardır, çünkü bu beyan BM”nin bir diğer üyesini hedef almaktadır ve 20 yıldan daha fazla bir süre önce iki kutuplu dünya ortadan kalktığından beri ilk kez İran başkanı İran”ın kuralları değiştirmek istediği izlenimini vermektedir. Eylül ortasında, BM”de yaptığı konuşmada, İran”ın da barışçı amaçlar için nükleer güce sahip olma hakkına sahip olduğunu söylediğinde, dünya ikiye bölündü. Bu, o zaman hala kabul edilebilirdi. Hatta, İran hükümetiyle müzakereler yürüten AB”nin 3 büyükleri bile sessiz kalmıştı. Ancak cumadan beri, durum değişmektedir ve şu anda AB”nin 3 büyüklerinin İran”ın nükleer programıyla ilgili farklı görüşleri vardır.
Hatta bu yakın zamanda silahlı çatışmaya dönüşebilir. Büyük olasılıkla olmaz, ancak İran uluslararası alanda inandırıcılığını ve güvenilirliğini kaybetmektedir. Hatta Türkiye”de İran”ın nükleer programına önemli bir destek vardı ancak cumadan beri Türkiye”nin psikolojisi değişmektedir ve daha da değişecektir. Bu aynı zamanda Türkiye-İran ilişkileri için de olumlu bir gelişme değildir. Türkiye başlangıçtan beri İsrail”i tanımaktadır, bağımsızlık ilanından sadece 9 ay sonra Türkiye, İsrail”i tanımıştır. Ahmedinejad”ın, İsrail”i tanıyan her ulusu “onlarda cezalandırılmalı”diyerek tehdit etmesi Türkiye-İran ilişkilerinde sorun yaratmaktadır. Bugüne kadar Türkiye”nin İsrail”i tanıması ile ilgili İran hükümetinden her hangi bir beyan olmamıştı.
Türk hükümeti eğer durum daha da tırmanırsa derin bir sorun yaşayacaktır. Bilindiği gibi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan”ın geçen mayısta İsrail”e yaptığı ziyaret Türkiye-İsrail ilişkilerinde hızlı bir gelişmeyi beraberinde getirmişti ve birçok askeri işbirliği antlaşması da imzalanmıştı. Eğer Türkiye, İsrail ile bu yakın bağları sürdürürse ki bu kaçınılmazdır, bunun nedeni İsrail sermayesidir, örneğin İsrailli işadamı Ofer Türkiye”de yatırımlar yapmaktadır, İran”ın tepkisi ne olacaktır?
İran aynı zamanda Türkiye ile ilişkilerinde diğer bir kırmızı hattı ihlal etmektedir. Türkiye İran”ın kınamasını haketmekte midir? Başbakan Erdoğan”ın uzun dönemde tavrı ne olacaktır? Geçen eylülde Erdoğan ve Ahmedinejad New York”ta BM Genel Kurulunda buluştuklarında İran lideri Türkiye”yi İsrail ile olan ilişkilerinden dolayı eleştirmiş midir? 1997”de İslam Konferansı Örgütü Tahran”da toplandığında, Türkiye Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel konferansı nihai bildiriyi imzalamadan terketmişti, çünkü İran İsrail”i ve İsrail ile iyi ilişkileri olan ülkeleri sert bir dille kınamıştı.
Bu sefer, durum daha farklı ve zordur. Türkiye”nin tarafsızlığı ve bazı durumlardaki “İran yanlısı duruşu”, Türk kamuoyu tarafından sorgulanmaktadır. Eğer İran nükleer bir güç olur ve İsrail”i tanıyan İslami ülkeleri tanımalarını geri çekme konusunda tehdit ederse ne olacak? Bu açıdan bu olasılık düşünülmez değildir.
Şu andan itibaren, Türkiye, İsrail, ABD ve AB”nin yanında yer alacaktır. İran ve Türkiye 1639”dan beri savaşmamıştır argümanı kabul edilebilir ancak bu argüman şu andan itibaren ve gelecekte tehdit altındadır ve İran güvenilir bir komşu olarak kabul edilmemelidir. Türk kamuoyunda İran”a yönelik saygı ve anlayış azalmaktadır ve İran rejimi bir kez daha tehdit olarak görülmektedir. Türk Genel Kurmayı, 1997”de İran”ı Beyaz Kitaptan çıkarmıştı ve İran artık “ideolojik bir tehdit” olarak görülmemektedir, bu da doğru bir karardır. Ancak İran”ın bir kez daha kendini beyaz kitapta “Türkiye için olası nükleer tehdit” olarak bulması beklenmektedir.
İran mümkün olduğunca kısa sürede İsrail”i tanıyan ülkelerin İran”ın düşmanı olup olmadığını ve haritadan silinip silinmemeleri gerektiğini açıklamalıdır. Eğer İran olası yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak istiyorsa Türkiye-İsrail ilişkileri İran”ın politikalarınca rehin alınamaz. Türkler, İran, Suriye ve Ermenistan ile olası düşmanlara ki bu tabi ki Türkiye, karşı anlaşmalar imzalarken İsrail”in sınıraşan terörizmle mücadelede Türkiye”ye yaptığı yardımı hala hatırlamaktadır.
Orta Doğu”da her şey değil ama bir çok şey unutulacaktır. Son tahlilde, İran”ın Türkiye”ye yönelik politikası İsrail faktöründen hariç tutulmalıdır ve İran bu bakımdan Türkiye”ye bir açıklama borçludur. Türkiye gibi bazı tatsız olayları unutmakta olan iyi bir komşuyu kaybetmek İran için büyük bir hata olacaktır. Ancak bu sefer, Türkiye”nin bu çok önemli yıllar da verdiği destek İsrail tarafından hatırlanmalıdır. İran, İsrail”e yönelik politikalarında Türkiye”nin desteğine garanti gözüyle bakmamalıdır. Bu, hayal kırıklığıyla sonuçlanabilir. Bu meselede Türkler İran başkanı Ahmedinejad”ın beyanlarından dolayı hayal kırıklığına uğramışlardır.
İran-Türkiye-İsrail: Kim Kimin Rehinesi
İçeriği Paylaş...