Hazır beş duyumuzla yaşamayı denedikten sonra sizleri şöyle bir tatile götüreyim ha, ne dersiniz, kabul mü, o halde anlaştık. Orta gelirli 4 kişilik bir aileyi pansiyona yerleştirelim ve onlara kulak misafiri olalım hep beraber.
-Tatil iyi de, dinlendim mi, yoruldum mu anlayamadım. Tatilde hiçbir iş yapmayayım diyorum olmuyor. Gene onu getir, bunu götür, orayı topla, burayı temizle, evden beter. Tek başına tatile gidenlere imreniyorum. Gene de bakma söylendiğime sen, tatil iyi geldi, ne olursa olsun. İnsan anlamıyor, ama bütün yıl yoruluyor demek ki. Çevre değişikliği iyi geldi.
Seneye başka yer bulalım, ben gürültü istemiyorum. Denizinde menizinde değilim kafamı dinleyeyim yeter. Şöyle insanı az, sesi az, kiri az bir yer bulalım.
“Aman anne. Kendi başımıza kalacak olduktan sonra evden çıkmaya ne gerek var. Tatilde eğlence olmalı. Müzik, hareket, yeni arkadaşlar. Siz uyuşmuşsunuz. Tatile mi gidiyoruz yaşlılar yurduna mı?”
-Bakalım seneye tatil yapabilecek miyiz? Fiyatlar korkunç, artmış. Düşündüğümüz paranın neredeyse iki katını harcadık. Millet nasıl rahat harcıyor anlamıyorum. Nereden buluyorlar bu parayı? Sizin de parayı falan düşündüğünüz yok. Onu alalım, bunu içelim, iyice silkelendik ha.
-Seninde paradan başka düşündüğün yok. Yılda bir kere tatile çıkmışız ne yapalım yani Zamanında bir yazlık edinseydik şimdi nereye gideceğiz diye düşünmezdik. Tatil başkalarına rahatlık, bize dert, bıktık vallahi”.
-Yazlık mı? Hep aynı yer, aynı insanlar, aynı konuşmalar, bedava verseler istemem. Evden ne farkı var yazlığın. Üstelik kışın da aklın kalacak. Kapı açık mı, camları kırdılar mı? İstemem.”
Ne güzeldir reklamlardaki tatil; havuzun kenarına uzanmış genç kadın, yanında ayakta duran genç bir erkek ikisinin de elinde içkileri. Bronzlaşmış tenler, mutluluk yayılmış yüzler, incecik vücutlar, çevrelerinde çiçekler, ah reklam tatilleri ah.
Reklamdaki genç çiftin ne para derdi vardır ne de yıkanacak çamaşırı. Akılları fikirleri “şimdi ne içelim, akşama nereye gidelim?” diye çalışır. Tatil diye buna denir işte, neyse biz şimdilik reklamda ki güneş yağını alalım da belki bir yanımız onlara benzer.
Belki de tatilin en güzel yanı bir umut olmasıdır. İnsanın yaşadığı çevreden, yaptığı işten, her gün gördüğü insanlardan, sıkıntılarından, bıkkınlıklarından kaçma umudu. Belki de, kendinden bile…
Tatile bunca umudu yüklemek yanlış ama başka yolumuz yok. Hem bunca umudu tatile de yüklemezsek ne yapacağız, umut yüklenecek ne kaldı hayatımızda?
Tatile umutlarınızı götürün ama sorunlarınızı götürmeyin. Aklımıza takılan ne varsa erteleyelim, tatile kendimizi götürelim. Herkesin de tatile kendisini götürmesini, kabul edelim.
Tatilin keyfini çıkarmak bizim elimizdedir, ama bu keyfi kaçırmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya da pek meraklıyızdır.
“Kitap mı okuyorsun, tatilde kitap okunur mu?”
“Gez toz başka düşündüğün yok, derslerine de arada bakıversen ne olur?”
“Şu sigarayı biraz az içen olmaz mı?, güya temiz hava almaya geldik”
“Kadına bak, insan o mayoyu giymeden önce vücuduna bir bakar, sen kim o mayoyu giymek kim?”
“ Şu yanımızdakilere öyle kızıyorum ki, bıraktılar çocukları deniz kenarına, boğulsalar haberleri olmayacak.”
“Hadi, kalkalım artık duşlar kalabalık olur sonra.”
Bırakalım bu kent alışkanlıklarını, bırakalım bu titizlenmeleri, kaygılanmaları, herkesi biraz kendi haline bırakalım, kendimizi de. Asıl kendimizi, kendimizi biraz kendi haline bırakalım. Denizin maviliklerine, kumların sıcaklığına, güneşin ışınlarına bırakalım.
Tatil günleri insanları daha iyi tanımak için iyi bir fırsattır. Günlük yoğun kokuşturmaca da dikkat etmediğimiz davranışları, değişmeleri tanıyabiliriz. Eşimize ne kadar uzun süredir şöyle dikkat etmediğimizi tatilde anlayabiliriz. ( saçları biraz dökülmüş, birazda ağarmaya başlamış olduğunu, kilo aldığını, hafif eğik yürüdüğünü fark edebiliriz…) onun değişen özlemlerini, beklentilerini fark etmenin tam zamanıdır.
Böyle fırsatı kaçırmayalım değerlendirelim, uzun zamandır yakınlarımızla bu kadar yakın????? Olmamıştık onlara bakalım, anlamaya çalışalım, onlara karşı nerelerde yanlış yaptığımızı düşünüp hatırlamaya çalışalım
Kendimize de yakından bakalım. Bizde neler değişti, neler değişmedi düşünelim. Hayattan neler bekledik, neler oldu, daha ne bekliyoruz, düşünelim. Tatil günlerinin bize sunduğu fırsattan yararlanalım.
Tatil kişilik geliştirdiği gibi, insan kişiliğinin değişiminde de büyük rolü vardır. Biz pek fark etmeyiz ama tatil insanın kişiliğini geliştirir. Bazılarında olumlu, bazılarında cesaretli, bazılarında da olumsuz ama mutlaka her tatil insanlarda o tatili uzun zaman hatırlatacak, beklide ömrünün sonuna kadar onunla gizemli bir şekilde birlikte veya ayrı, uzak olmuşluğunu hatırlatacak. Yeni yerler görmek, kısa süre içinde olsa yeni bir yaşama biçimini denemek, yeni insanlar görmek insanın kişiliğini geliştirir.
Çocuklar için topluma karışmak, gençler için yeni arkadaşlar edinmek onların kişiliğini geliştirir. Onların toplumsallaşmalarında önemli bir rol oynar.
Tatili sadece dinlenme saymak, sadece günlük yaşantıdan uzaklaşmış gibi algılamak, eksik değerlendirmedir. Tatil hayata yeni bir yerden bakma şansıdır. Çevreye, doğaya, insana yeni bir yerden bakma fırsatıdır.
Bu fırsatları kullanabilenler için tatilin özel bir değeri vardır. Kişiliğimize yeni bir şeyler katmak, kişiliğimizi zenginleştirmek ve güçlendirmek için tatili kullanmak akıllı bir davranıştır.
Bunları bildiğimize göre artık tatillerimizden mümkün olduğu kadar fazla yararlanmaya özen göstermeliyiz.