GERÇEK ADI ÇÖKERTME…

Öyle bir zaman dilimi içerisindeyiz ki;
Etraf toz duman. Göz gözü göremez ve de hiçbir şeyi seçemez hale geldik. At izi mi, it izi mi anlayamaz olduk.

Ne yazılana, ne de söylenene inanacak güvenimiz kalmadı.
Bazen bir bakıyorsun manşetlere, bu kadar da olur mu diye hayretler içerisinde kalıyor ve ürperiyorsun. Detayda ne söylüyor diye okumaya ya da dinlemeye çalışıyorsun. Görüyorsun ki, doğru olması muhtemel bazı konuların arasına konuyu saptıracak bir sürü düzmece yaklaşım ve yalanlar sıkıştırılmış.

Çünkü bazı güç odakları açısından amaç, bir yanlışı ya da suçu tespit ederek toplumda hukuku hakim kılmak değildir.
Onlar için gerçek amaç, kendilerince hedef kabul ettikleri kurum ve kişilerle ilgili olabilecek her fırsatı değerlendirerek kin ve nefret kusan yöntemlerle onlardan öç almak ve hesaplaşmaktır.

İnsan hakları, özgürlük ve vicdan gibi değerleri hiçe sayan tutumları bir yana, işin hukuki tarafı ve hukuki süreç de onlar için hiç önemli değildir. Doğru ve yalan demeden basın kanalı ile ortalığı ayağa kaldırıp yargısız infaz yaparak işi bitirmek onlar için yeterlidir. Çünkü onların gerçek amacı demokrasi söylemleri arkasına sığınarak bir yerler ile hesaplaşmak ve bir anlayış ile bir duruşu da çökertmektir.

Bu güç odakları artık o kadar rahattır ki, sonradan ortaya çıkacak hukuki sonucun ne olacağı da onlar için hiç önemli değildir. Eğer sonuç işlerine gelirse mesele yok. Hukuki karardan da aldıkları güçle propagandaya devam. Konu ile ilgili açıklanan hukuki sonuç eğer işlerine gelmiyorsa, yedekte tutulan bir dosyayı ortaya atıp, yeni bir sıcak konu ile psikolojik savaşa devam etmek onlar için çok kolay ve ucuz bir yöntemdir.

İşte buna son bir örnek;
Günlerce hepimizi huzursuz eden Kozmik oda meselesi ne oldu?
Mahkemenin, ”Kozmik odada görev dışında bir konu veya belgeye rastlanmadığı” açıklaması yapıldı.
Peki o çığırtkan basın, seviyesiz saldırgan siyasiler ve aydın denen kişiler neden şimdi bu sonucu esas alıp, yahu yanlış düşünmüşüz, abartmışız diye çıkıp konuşmuyorlar? Peki, yalanları ve yakıştırmaları için ne oldu diye sorabilen var mı?
Kim soracak, ya da kim dinleyecek ki ! …

İşin ilginç yanı, Mahkemenin ulaştığı bu sonuç tam açıkladığı sırada, ”Balyoz” denen bir darbe planı iddiası daha çıktı ortaya ve ”Kozmik Oda’nın aklandığı açıklamayı ” nerede ise duyan kimse bile olmadı.

Kozmik oda soruşturması bir defa daha ortaya koymuştur ki;
Demokrasi ve onun vazgeçilmezi hukuka karşı saygılı olan samimi ve tutarlı insanlar için en dürüst yaklaşım, bir olay karşısında ona buna çamur atmadan, basın yolu ile yargısız infaz yapmadan hukuki sürecin sonucunu beklemektir.

Ama son birkaç yıldır izlediğimiz olaylardan ve gelişmelerden anladığımız ve de gördüğümüz kadar ile;
Bazıları için amaç, ne hukuk ne de doğruları ortaya çıkarmaktır.
Demokrasi söylemlerini kendine maske olarak kullanan bu anlayışın gerçek amacı, ele geçirilebilecek her fırsatı kullanarak, kendilerine engel olarak gördükleri Ulusalcı ve Milliyetçi duruşu çökertmek ve onu temsil eden kurum ve kimlikleri de yıpratmaktır.

Kısa ve açık bir değerlendirme yapacak olursak anlaşılan o ki;
Her dönemde etkin olabilmeyi başarmış derin güç odakları, geçmişte yapılan bazı çalışmaların üzerinde amaca uygun içerik ve ambalaj değişikliğini yaptıktan sonra onları sıra ile piyasaya sürmeye devam etmektedir. Ortaya atılan bu dehşet iddialar üzerinden de, özellikle sivil söylem ve yöntemlerle ortalık karıştırılmaya ve hepimizin içerisinde olduğu görünenden daha büyük bir oyun oynanmaya çalışılmaktadır.
Hem de, öyle bir oyun ki !. . . Oyunda rolü ve görevi bitenin, yani sırası gelince herkesin dizlerinin üstüne çökertildiği ve aptalca harcandığı bir oyun.

Oyunun adı mı? Kod adını bilemem ama gerçek adını rahatlıkla söyleyebilirim.

“ ÇÖKERTME…”