Türkiye’nin Berlin’deki Büyükelçisi Mehmet Ali İrtemçelik geçen hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile tatsız bir deneyim yaşadı. Angela Merkel iktidara geldiğinden beri Almanya ile olan ikili ilişkiler üzerine yoğunlaşan başarılı ziyaret sırasında Başbakan Erdoğan Türk yurttaşlarının sorunlarını dinleyerek karşılaştıkları pratik sorunlara bazı çözümler önerebilmek için Türk yurttaşları ile görüşmek istedi. Başbakan ile buluştuklarında sorunlarını ona iletmenin o insanlar için ne kadar önemli olduğunu bilmekteyiz. Bu, iyi bir gelenek ve böyle devam etmelidir.
Sorun Erdoğan’ın davranışının Türk büyükelçisini çok zor bir durumda bırakmış olmasıdır ve türbanlı bir kadın İrtemçelik’i, Türk devletinin onun önüne koyduğu zorluklardan dolayı suçlamıştır. Gerçek şu ki, durum o kadının söylediği gibi değildir ve başbakan da bilmektedir ki Büyükelçi İrtemçelik Ankara’daki Dışişleri Bakanlığından gelen genelgeden sorumlu tutulamaz. Sadece uygulamasından sorumludur.
İrtemçelik siyasi kariyerinde 1990’ların sonlarında devlet bakanlığı da yapmış deneyimli bir diplomattır. İlkeli ve demokratik rejime inanan bir kişidir. Devlet bakanı olduğu dönemde Erdoğan bazı yasal sorunlarla karşılaşmış ve daha sonra hapse girmiştir bu dönemde İrtemçelik ise Erdoğan’ı da kapsayan bir şekilde ifade özgürlüğünü savunmaktaydı. İrtemçelik Almanya’da Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Cumhurbaşkanı’nı temsil etmektedir ve hiçbir şekilde böyle bir siyasi davranışı hakketmemiştir.
Ancak Erdoğan neden bu şekilde davrandı? Almanya’daki ve Türkiye’deki Türklere mesajı neydi? Erdoğan başbakandır ve bu tip bürokratik meseleler üzerinde konuşmadan önce birilerine danışmalıdır. Türkiye ve bütün dünyada görünen resim Türkiye’nin imajını zedelemiştir. Bu davranışla Başbakan Erdoğan sorumlu bir devlet adamı gibi hareket etmekten çok herhangi bir devlet geleneği olmayan bir aşiret reisi gibi hareket etmiştir.
İrtemçelik’in meclisten istifa etmesinin gerisindeki asıl neden önemli kararların sanki Türkiye bir aşiret devletiymiş gibi alınmasıydı! Aslında, bu ne siyasi olarak ne de diplomatik olarak doğrudur. Türk büyükelçileri şu anda özellikle birçok Türk’ün yaşadığı Avrupalı devletlerde olanlar başbakanın suçlamalarına maruz kalma konusunda endişelidirler.
İrtemçelik artık Berlin’de büyükelçi olarak kalamaz çünkü başbakan şikayetlerle ilgili olarak ona soru yönelttiğinde kendi yurttaşları tarafından protesto edilmiştir.
Diplomasi tarihimizde daha önce böyle bir olaya rastlanmadı. Ne Mustafa Kemal Atatürk ne İsmet İnönü ne Adnan Menderes, Bülent Ecevit, Turgut Özal, Mesut Yılmaz veya Tansu Çiller bu şekilde davranmışlardı. O zaman bu ne demektir? Bu demektir ki Başbakan Erdoğan bütün dünyanın önünde nasıl davranacağının bilincinde değildir; biraz diplomatik davranış dersi alması gerekir. Diplomatik çevrelerdeki popülaritesini kaybetmektedir ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül bu davranış için özür dilemelidir. İrtemçelik başarılı bir diplomattır ve bu tip bir muameleyi ne o ne de bir başka diplomat hakketmektedir.
Eğer Erdoğan türban meselesine çözüm bulma konusunda samimiyse bunu, iktidarda olduğu dönemde yapmalıdır. Devlet kurumları ile son zamanlarda çıkardığı kavga ne kendisi ne de Türkiye Cumhuriyeti için iyi değildir. Her iki taraf da kaybetmektedir ve Türk halkı bu çatışmadan memnun değildir. Başbakan, kendisini devletin temsilcileri ile mücadeleye iten psikolojisine bir son vermelidir ve başbakan olduğunu ve ülkede sükuneti korumakla sorumlu olduğunu hatırlamalıdır.
Diğer taraftan, Berlin ziyareti başarılı olmuştur ve Alman Başbakanı Angela Merkel Türkiye’nin reform sürecine desteğini ve her iki tarafın büyük iktisadi çıkarları olduğunu açıklamıştır. Merkel’in Türkiye’ye yönelik şu andaki söylemi olması gerektiği gibi pragmatik ve destekleyicidir. Türk girişimcileri ile buluşma ve Almanya’da yaşayan Türklerin statülerinin geliştirilmesi önemli konulardı. Ancak, Tayyip Erdoğan’ın, Türklerin bütünleşmesi ile ilgili görüşleri aynı kalmıştır: Alman vatandaşlığını alma ve orada kalmaya devam etme!
Türk-Alman ilişkileri somuttur ve Almanya hala AB bütünleşmesinin motorudur. Erdoğan Gerhard Schröder ile başlattığı politikalarına devam etmektedir. Bu demek değildir ki Almanya herşeyi kabul etmektedir fakat pacta sunt servanda (Ahde vefa), Merkel’in dediği gibi iktidara geldiğinde bütün uluslararası anlaşmaları kabul etmişti. Görüşmede yeni olan şey Merkel’in imtiyazlı ortaklıktan bahsetmemesiydi.
Ne yazık ki bu tip bir olay Almanya’da gerçekleşti ve İrtemçelik’in kendi yurttaşlarının önünde itibarı zedelendi ve İrtemçelik kendi yurttaşları tarafından “persona non grata” (istenmeyen kişi) olarak ilan edilen bir kişi görüntüsü verdi. İrtemçelik kesinlikle Almanya tarafından istenmeyen kişi ilan edilmeyi tercih ederdi. Erdoğan, İrtemçelik ve Türk siyaseti ve diplomasisi için çok kötü bir olay. Türkler bir kez daha düşmana ihtiyaç duymadıklarını ispat ettiler!