Yazıma başlarken Edirne’nin ve hatta Trakya’nın tek başpehlivanı olan Ahmet Yavuz’u 644. Kırkpınar Yağlı Güreşlerinde kazandığı başarıdan dolayı kutlar, daha büyük başarılara imza atmasını beklediğimi söylemek isterim. Kim ne derse desin Kırkpınar’da başpehlivan üçüncüsü olmak her babayiğidin harcı değildir. Bunu bilen bilir. Hele benim gibi Kırkpınar Er Meydanında 30 yıl güreş yapmış olanlar ise bunun değerini çok daha iyi bilir.
Benim çok beğendiğim ve yaşamımda her zaman bir ilke olarak benimsediğim bir atasözü vardır. “İnsanlar yalnız anladıkları konularda konuşsalar, dünyaya sessizlik egemen olurdu.”
Edirne’de öğretmen kimliğimin yanı sıra güreşin içinden gelen bir kişi olarak da tanındığım için halk arasında en çok karşılaştığım sorular; Edirne’de neden Ahmet Yavuz’dan başka başpehlivan çıkmadığı ve neden arkadan gelebilecek gençlerin yetiştirilemediği gibi konularda olmakta. Ben bu tür sorulara şu atasözü ile yanıt veriyorum. “ Un var, şeker var, yağ var, ama helvayı yapacak usta yok.”
Edirne’de yağlı güreşin durumu bu atasözü ile çok uyuşuyor. Güreşçi var, yağlı güreşi çok iyi bilen ustalar var, bu işe sponsorluk yapacak insanlar var ama bunu organize edecek kişiler ya da kurumlar yok. Bu günkü yazımda “bu organizasyon nasıl yapılır?” sorusunun yanıtlarını vermeye çalışacağım.
1- İlk aşamada ilimizdeki yetişkin güreşçilerden yararlanarak ( Ankara, İzmit, Karamürsel Belediyeleri örnek alınarak) Edirne belediyesi tarafından mutlaka bir Yağlı Güreş Takımı kurulmalı. Daha sonra bu takım gençlerle takviye edilmeli.
2- Güreşçilerin ekonomik sorunları ( aş – iş gibi) giderilmeli ve sağlık güvenceleri sağlanmalı.
3- Her mevsim güreş antrenmanı yapılabilen bir kapalı güreş salonu ve kondisyon merkezi yapılarak bir teknik direktör ve antrenör nezdinde çalışmalar kesintisiz sürdürülmeli.
4- Güreşçilerin malzemeleri (kispet, yağ vb. ) eksiksiz sağlanmalı.
5- Antrenmanların bilimsel olarak yapılabilmesi için Trakya Üniversitesi Beden Eğitimi Yüksek Okulu ( BESYO) ile iş birliği yapılmalı. Spor hekimliği ve doping konularında ise yine T.Ü. Tıp Fak. ile iş birliği yapılmalı.
6- Edirne’ye bağlı ilçe ve belde belediyeleri ile iş birliğine gidilerek yağlı güreş etkinlikleri yaygınlaştırılmalı.
7- Kırkpınar güreşleri öncesi ve sonrasında Edirne’nin çeşitli yerlerinde Yağlı güreşler düzenlenerek Edirne il güreşçilerinin maç eksiklikleri giderilmeli ve Kırkpınar güreşlerine daha iyi hazırlanmaları sağlanmalı.
8- Bu güreş takımının Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yapılan yağlı güreşlere katılmaları temin edilerek tecrübelerinin artmaları sağlanmalı.
9- Bütün bu etkinliklerin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için başta Trakya Üniversitesi BESYO olmak üzere diğer devlet kurumları ve özel sektörlerle Edirne Kırkpınar Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneği ile iş birliğine gidilmeli.
10- Türkiye Güreş Federasyonu ile de iş birliğine gidilerek Edirne’de derhal bir Yağlı Güreş Antrenörlük Kursunun açılması sağlanarak bu gün yaşları ellinin üzerinde olan Edirne güreş ustalarının bu kurslara katılımı sağlanmalı.
11- Bütün bu eksikliklere parasal desteği sağlamak için sponsorluk yasasından yararlanmalı.
Edirne’de yağlı güreşçi ancak bu şekilde yetişir. Bireysel çabalarla kazanılan başarılar ise ancak geçici olur. Hatta biz Edirneliler olarak bu işi birlikte göğüslemezsek bir yenden sonra Edirne Belediyesinin de çabaları yetersiz kalabilir. Karamürsel gibi ufacık bir ilçe bir çok başpehlivan yetiştirerek üç tane altın kemer kazanıyorsa, Kırkpınar’ın beşiği olan yüz yıl Osmanlı Devletine başkentlik yapmış ve aynı zamanda hem Osmanlı İmparatorluğunun hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin kültür merkezi olmuş, Kel Aliçolar’ı Adalı Haliller’i Kra Eminler’i, Geçkinlili Kara Yusuflar’ı, Kara Muratlar’ı, Gerdellili Himmet Pehlivanı yetiştiren bu Edirne’nin bu gün pehlican yatağı olmaması için hiçbir neden göremiyorum. Ama yukarıda da bahsettiğimiz gibi bizim de Edirne halkı olarak taşın altına elimizi sokmamız gerekir.
Halis Erdem
Emekli Tarih Öğretmeni ve Eski Güreşçi